Delirdin mi sen? Birkaç günlüğüne kalacak bir yere ihtiyacı varmış. | Open Subtitles | إنها بحاجة لمكان لتبقى فيه ما الذي كنت سترد به عليها؟ |
Olay yeri inceleme ekipleri evinizde. kalacak yerin var mı? | Open Subtitles | سنضعُ الطب الشرعي في منزلُك، لديك مكان آخر لتبقى فيه؟ |
Asıl mesele orada kalmak için gerekli şeye sahip olup olmadığın. | Open Subtitles | السؤال الحقيقي هو ما إذا كنت حصلت على مـا يلزم لتبقى |
Ne yediğini ve hayatta kalmak için neye ihtiyacı olduğunu öğrenmeliyiz. | Open Subtitles | سنكتشف ما الذي تأكله وما الذي تحتاجه لتبقى على قيد الحياة |
Orada sağ kalma şansın ne sanıyorsun? | Open Subtitles | وما الفرصه التى لديك لتبقى على قيد الحياه هنا؟ |
Ondan sonra bildiğim tek şey kendini bende kalmaya davet etmesi oldu. | Open Subtitles | والشيء الآخر الذي أعرفه أنها دعت نفسها لتبقى معي |
Sen burada Donald ile kal. Sakıncası var mı? | Open Subtitles | لتبقى هنا الليلة مع دونالد أتمانع فى ذلك |
Yardıma ihtiyacın var, buradaki pilici elinde tutmak için biraz para kazanmaya ihtiyacın olacak. | Open Subtitles | تحتاج إلى مساعدة جيدة، وستحتاج إلى بعض المال لتبقى مع النساء الجميلات هنا |
Teresa genç bayanın kalacak yeri yok. | Open Subtitles | تيريزا هذه الفتاة ليس لها مكان لتبقى به. |
Şimdi görmemiz gereken kalacak cesaretin olup olmadığı. | Open Subtitles | السؤال الحقيقي هو ما إذا كنت حصلت على مـا يلزم لتبقى |
Jane bir mürebbiye olacak, bu sonsuza kadar teyzesinin evinde mi kalacak? | Open Subtitles | جين ستصبح مربّية لتبقى هنا للأبد في بيت عمتها |
Birçok hayvan hayatta kalmak için zehir sistemi geliştirmiştir. | TED | العديد من الحيوانات طورت النظام السمي لديها لتبقى على قيد الحياة. |
Yani dinozorlar için bu düşük oksijen seviyesini solumak oldukça önemli olmalıydı; yalnızca hayatta kalmak için değil, gelişip çeşitlilik gösterebilmek için de. | TED | لذا كان يتحتم على الديناصورات أن تكون قادرة على التنفس في بيئة منخفضة الأكسجين، ليس لتبقى على قيد الحياة فحسب، بل لتنمو وتتنوع. |
Onları o kadar çok seviyorsun ki yalnız kalmak için 100 tane odan var. | Open Subtitles | أنت تحبهم بشدة لدرجة أنه لديك 100 غرفة لتبقى وحيداً فيها |
Alex'i seviyorsan bu sevginin Mary ile kalma isteğin için de yeterli olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | إذا تحب أليكس فأثق أن حبه كافي لتبقى طيب مع ماري |
Aslında sessiz kalma hakkına sahipsin. Söyleyeceğin her şey... | Open Subtitles | في الحقيقة، لديك الحق لتبقى صامتاً |
Günü daha da kötü geçmeye başlamıştı biraz yalnız kalmaya ihtiyacı vardı bende buraya geldim. | Open Subtitles | أصبح يومها أسوأ قبل قليل، وكانت بحاجة لتبقى لوحدها، لذا جئت إلى هنا. |
- Birkaç hafta daha kal. - Hayır, Aralık'ın sonundayız. | Open Subtitles | لتبقى اذا لبضعة اسابيع لا نحن فى اواخر ديسمبر |
"Egemenler" gücü ellerinde tutmak için ellerinden geleni yapacaktır ve bunu aklınızdan çıkarmamalısınız. | Open Subtitles | جماعة "نحن" ستفعل كل ما بوسعها لتبقى بالسلطة وهذا ما عليك ان تتذكره. |
Belki bir kız olmak cezaevinde kalmanın en iyi yoludur. | Open Subtitles | إذًا ربما كونك فتاة أفضل أسلوب لتبقى بعيدًا عن السجن |
Evde yalnız kalmaması gerektiğini düşündüğüm için, bizde kalması için davet ettim. | Open Subtitles | لم أعتقد أنها يجب أن تكون في البيت وحدها لقد دعوتها لتبقى هنا |
Bunu da kötü adamlardan önde olmak için her ay değiştiriyor. | Open Subtitles | و الذي يقوم بتغييرها في كل شهر لتبقى بعيدة عن الأشرار |
Bilirsiniz, bazen idealist kalabilmek için unutmak çok önemlidir. | TED | كما تعلمون فإن النسيان في بعض الأحيان مهم جدا لتبقى مثاليًا |
Yakında kalıp hedefi canlı tutabilmek için mantıklı bir neden öne sürebilmelisiniz. | Open Subtitles | عليك أن تصل لسبب تحتاج لتبقى فيه قريباَ ويجب على الهدف أن يبقى حياَ |
Ülkenin ve şehir yönetimlerinin sağ kalmasının tek yolu bu savaşı kazanmamızdır. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للمقاطعة والحكومات الإقليمية لتبقى هي إذا إنتصرنا في هذه الحرب. |
Umalım da geri dönecek kadar uzun zaman hayatta kalabilesin. | Open Subtitles | لنأمل أن تعيش طويلاً ما يكفي لتبقى كذلك. |