Daha iyi hissetmem için mi söylüyorsun? | Open Subtitles | هل ، هل تقول ذلك فقط لتجعلني أشعر بشكل أفضل؟ |
Amansız olmam konusunda iyi hissetmem için söyledi. | Open Subtitles | كانت تقول ذلك فحسب لتجعلني أشعر بالتحسن لكوني عنيدة |
Bunu, kendimi daha iyi hissetmem için söylüyorsun. | Open Subtitles | أنت تقول هذا لتجعلني أشعر بحال أفضل |
Cidden, buraya beni suçlu hissettirmeye mi geldin? Hayır. | Open Subtitles | هل حقاً جئت إلى هُنا لتجعلني أشعر بالذنب؟ |
Anne, beni iyi hissettirmeye uğraşmana gerek yok. | Open Subtitles | امي، لا يجب عليك محاولة لتجعلني أشعر بأني أفضل |
Kendimi aptal hissetmem için hiçbir şansı kaçırmıyorsun. | Open Subtitles | لا تفوت الفرصة لتجعلني أشعر بالغباء |
Bunu sadece kendimi daha iyi hissetmem için söylüyorsun. | Open Subtitles | تقول هذا فقط لتجعلني أشعر بتحسن |
Bunları kendimi daha iyi hissetmem için söylüyorsun. Evet. | Open Subtitles | لتجعلني أشعر بالتحسن |
Vogel, ona borcum varmış gibi hissetmem için verdi bu DVD'yi. | Open Subtitles | أعطتني (فوغل) هذا القرص الرقميّ لتجعلني أشعر بأنّي أدين لها بشيء ما |
Hediyenin bu olduğunu bilmiyormuş gibi yaparak beni iyi hissettirmeye çalışmadığına emin misin? | Open Subtitles | أأنت مُتأكّد أنّك لا تتظاهر فقط أنّك لمْ تكن تعلم ما كانت الهديّة لتجعلني أشعر بشكل أفضل؟ |
Beni iyi hissettirmeye çalıştığını biliyorum... | Open Subtitles | أعلم أنك فقط كنت تحاول لتجعلني أشعر |
Beni böyle hissettirmeye hiç hakkın yok. | Open Subtitles | ليس لديك الحق ، لتجعلني أشعر بهذا |
Demek beni suçlu hissettirmeye çalışıyorsun. | Open Subtitles | طريقة لتجعلني أشعر بالذنب. |