Yani dinazorların...neye katlanmak zorunda olduklarında tahmin edebilirsiniz. | Open Subtitles | لذلك يمكنك أن تتخيل ما... . كان يتعين على الديناصورات لتحمله |
Üzgünüm. Hepiniz buna katlanmak zorunda kaldığınız için çok üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسف آسف على كل ما اضطررتِ لتحمله |
Beraber yaşamaya başladığımızda, Turk'ün nelerine katlanmak zorunda kaldığıma inanamazsın. | Open Subtitles | لن تصدقي ما اضطررت لتحمله عندما انتقلنا أنا و(تورك) للعيش معاً |
74...oldukça fazla...bu yükü taşımak zor olmalı. | Open Subtitles | أربعة وسبعون، ذلك العديد من الاوجه لتحمله |
Bu yükü taşımak istemiyordu. Bu kız böyle işte! | Open Subtitles | عبء ليست مستعده لتحمله هكذا هي |
Gerçek şu ki, çalışmalar yetersiz beslenme ve açlığın maliyetinin - topluma olan maliyeti, taşımak zorunda olduğu yük - her yıl için GSMH'nin ortalama olarak yüzde altısı ve bazı ülkelerde yüzde 11'e kadar çıkıyor. | TED | الحقيقة أن الدراسات تظهر أن تكاليف الجوع وسوء التغذية -- على المجتمع، العبء الذي تضطر المجتمعات لتحمله -- هو بمعدل ستة بالمئة، وفي بعض الدراسات حتى11 بالمئة، من ناتج الدخل القومي كل سنة. |
Bu taşımak için çok ağır bir yük. | Open Subtitles | هذا عبء كبير لتحمله |
Bu para yanında taşımak için çok değil mi ? | Open Subtitles | هذا ملبغ كبير لتحمله بالجوار. |