Sonra bir hostes mikrofonun açık kaldığını söylemek için kokpite doğru koşunca, | Open Subtitles | ... لذا المُضيفة ذهبت من مؤخرة الطائرة لتخبره أن الميكروفون مازال مفتوحاً |
Ya da bu kadar yolu babana sizi ne kadar incittiğini söylemek için geldin. | Open Subtitles | أم أنّك أتيت كل هذا إلى هنا فقط لتخبره إلى أي درجة أنت غاضب؟ |
Sadece fikir üretiyorum ama bence söylemek için en iyi zaman bana sandviç yaptıgın anlar. | Open Subtitles | ...ولكن الوقت المناسب لتخبره قد يكون بينما تعدّ لى شطيرة |
Matthew'ın öldüğünü söylemek için onu aradınız. | Open Subtitles | انت اتصلت به لتخبره ان ماثيو قد مات |
"Bir kadın babasını hamile olduğunu söylemek için arar. | Open Subtitles | تتصل امرأةٌ بوالدها لتخبره بأنها حامل |
Koşullarını kabul ettiğini söylemek için seni oraya çağıracak ama aslında seni ortadan kaldırmak istiyor... | Open Subtitles | هو يريدك هناك لتخبره بأن يقبل بشروطك.. ولكنه يريد أن يُبعدك من ذلك... |
Koşullarını kabul etmeni söylemek için senin oraya gelmeni istiyor ama aslında seni ortadan kaldırmak istiyor.. | Open Subtitles | هو يريدك هناك لتخبره بأن يقبل بشروطك.. ولكنه يريد أن يُبعدك من ذلك... |
Hırsız olduğunu yüzüne söylemek için mi? | Open Subtitles | لتخبره بأنه لص؟ |