"لتخسره" - Traduction Arabe en Turc

• Kaybedecek
• kaybeder
• ne kaybedersin

Kaybedecek bir şeyin kalmadığında içine nasıl huzur doluyor bilemezsin.
انت تشعر بالهدوء . عندما لا يكون هناك شيئا لتخسره

Senin gibi ayaktakımı korkusuz olabiliyor çünkü Kaybedecek hiçbir şeyin yok.
لان ليس لديك شئ لتخسره لكن ليس أنا لدي حياه بنيتها

Evliliğinizde, onun içler acısı olduğunu biliyordunuz. Kaybedecek hiçbir şeyiniz yoktu.
تعلم أنّها كانت يائسة من الزّواج بك ليس لديك أيّ لتخسره

Kaybedecek bir şeyim yok. Senin Kaybedecek çok şeyin var.
ليس لدي أي شئ لأخسره وأنت لديك كل شئ لتخسره

Sistemde en az tehlikede olan ülkelerin onu ihlal etmede de Kaybedecek az şeyleri var.
البلدان التي لديها أقل حصة في النظام لديها أيضاً الكثير لتخسره في زعزعته.

Kaybedecek bir şeyin olduğu yere, en hazin noktaya getirirsin bunlar.
أنت تصل بالأشياء إلى أكثر الدرجات حزناً إلى درجة أن يوجد شئ لتخسره

Doğruyu söyle, Charles. Kaybedecek neyin var ki?
أخبرنا الحقيقة ً تشارلز ً ما الذي لديك لتخسره ؟

Elinde bir şey yoksa, Kaybedecek şeyin de yoktur.
حالما تكون خالي الوفاض، فليس من شيءٍ لتخسره.

Yapamayacağını biliyordum Kaybedecek bir şeyin olmasa bile.
علمت انك لن تفعلها حتى انه ليس لديك شيء لتخسره

Amacıyla değerli kozmik denge tutar. Kaybedecek neyim var?
يبقي التوازن الكوني مرتباً ماذا لديك لتخسره ؟

Yıllardır milyonlar biriktirdin, Kaybedecek neyin var?
بالملايين الذي جنيتها طوال السنوات ماذا لديك لتخسره ؟

Kaybedecek bir şeyin yok. Benim de Kaybedecek bir şeyim yok, o halde vur beni.
أنت لا شيء لك لتخسره و أنا لا شيء لدي لأخسره لذلك أطلق النار علي

Kaybedecek bir şeyin yok. Benim de yok, o yüzden durma, vur beni.
أنت لا شيء لك لتخسره و أنا لا شيء لدي لأخسره لذلك أطلق النار علي

Eğer Koç takımı düzgün yönetemezse Kaybedecek çok şeyiniz var.
لديك الكثير لتخسره لو لم يسير المدرب فريقه جيدا

Kaybedecek bir şeyim yok diye kendin dedin.
أنت وافقتني على إنه ليس لديك شيئا لتخسره.

Olay Kaybedecek bir şeyinin kalmamış olması değil kazanacak çok şeyinin olması.
ليس لديكِ شئ لتخسره لكنكِ لديكِ العديد من المكاسب

İlk defa Kaybedecek bir şeyin var.
للمرة الأولى على الإطلاق، لديك شيء لتخسره.

Kulağa Kaybedecek çok şeyi ve kazanacak daha da çok şeyi olan biri gibi geldin.
يا إلهي، يبدو أنّ لديك الكثير لتخسره وأكثر من ذلك لتكسبه

Senin Kaybedecek bir şeyin olmayabilir.
ربما لا يكون لديك شيء لتخسره لكن أنا لدي مستقبل مخطط له،

Korkusuz ve Kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış.
إنها لا تعرف الخوف وليس لديها أي شيء لتخسره

Yalan bir şey açıklarsa çok şey kaybeder.
لديها الكثير لتخسره إذا كانت ستعلن هذا للعلن.

ne kaybedersin ki?
اعتقد انها تستحق التجربه ماذا تملك لتخسره