Ama beni neşelendirmek için KISS'teki Gene Simmons gibi giyinmişti. | Open Subtitles | ولكنها ارتدت لباس جين سيمونس لتزيل عنى الاكتئاب وتشعرنى بالبهجة. |
Buraya ruhunun soğukluğunu almak ve kalbindeki ağırlığı atmak için geldin. | Open Subtitles | تعال هنا لتزيل القشعريرة عن روحك والثقل عن قلبك |
Buraya ruhundaki soğukluğu ve kalbindeki ağırlığı hafifletmek için gel. | Open Subtitles | تعال هنا لتزيل القشعريرة عن روحك والثقل عن قلبك |
Oğlun mercimeği fırına versin diye sana yardım ettiğim için mutluyum ama en iyi arkadaşıma yalan söylemeyeceğim. | Open Subtitles | أنا سعيدةٌ لمساعدتك لتزيل من ولدك عذريته لكن لن أكذب لأعز أصدقائي |
Büyükannem, zodyak kitaplarına bakmaya başladı birkaç teyzemi aradı ve kötü talihimizi yollamak için bir ayin yaptı. | Open Subtitles | لذلك الجدة إستعانت بـ كتب علم الأبراج وأتصلت ببعض الخالات و أدت طقوس لتزيل حظنا المشؤوم |
Hızlı ve dikkat dağıtıcı anektodlar anlatan, gerginliği azaltmak için konuklarını öven onları hoş tutan.. | Open Subtitles | سريع بفكاهة مشتتة لتزيل التوتر وترفه عن الضيف .. |
Sana yaşam vereni ziyaret edip, utancını temizlemek için geri dönmeyecek misin? | Open Subtitles | ألن تعود لتزيل الخزى من حياتك ؟ |
Gerginliği bozmak ve açılmak için... | Open Subtitles | كانت لتزيل الهم وترفع المعنويات |
Çöpleri atmak için ne kadar istiyorsunuz? | Open Subtitles | كم تريد لتزيل القمامة؟ |
Bunu halletmek için ne kadar istiyorsun? | Open Subtitles | إذاً, كم تحتاج لتزيل هذا ؟ |
Acının geçmesini sağlamak için her şeyi yapardın. | Open Subtitles | وكنت ستفعل أي شيء لتزيل الألم |
Bense çamaşır suyu çalacaktım. Tabii, kıyafetindeki Kim'e ait kan lekesini çıkarmak için. | Open Subtitles | لتزيل دم (كيم) الذي على ملابسك |