Allosaurus'un ön ve arkadaki tırtıklı dişleri eti parçalamak için mükemmel gelişmişti. | Open Subtitles | أسنان الألوصورات مسنّنة من الأمام والخلف تطوّرت لتمزيق اللحم |
Yeteri kadar kapalı kaldılar kölelerim, bu şehri parçalamak için. | Open Subtitles | تمسك بهم , لاجل المستعبدين لتمزيق هذه المدينة. |
Eti ve kemiği parçalamak için keskin ve kusursuz nitelikte. | Open Subtitles | مُناسبة جداً لتمزيق اللحم و هرش العظام. |
Orada dur ve anlaşmayı yırtmak dışında tek bir harekette bulunma. Sonra cadı senindir. | Open Subtitles | لذا قف مكانك ولا تتحرّك سوى لتمزيق ذلك العقد وحينها تحصل على الساحرة |
Onlar evrenin örtüsünü yırtmak için hazırdır. | Open Subtitles | إنهم على استعداد لتمزيق الحِجاب من الكون و مُحاولة إلقاء نظرة على الـ"هيجز". |
Timsahlar çiğneyemez, bu yüzden cesedi parçalara ayırmak için birlikte dönmeleri gerek. | Open Subtitles | التماسيح لا تمضغ، فتدور سويًا لتمزيق الذبيحة |
Bak insanları parçalara ayırmak istemeni anlıyorum ama belki.. | Open Subtitles | استمع انا اعرف حاجتك لتمزيق الاشياء |
Geçen sene WorldCom'u parçalamak için Bush'un işe aldığı firmanın ta kendisi. | Open Subtitles | هم ذاتهم الذين أحضرهم (بوش) العام "المنصرم لتمزيق شركة "ورلد كوم |
Bu torbayı yırtmak için yeterli olacak mı? | Open Subtitles | و هل هذا كافي لتمزيق الحقيبة؟ |