Hadi gel, uzun bir yürüyüşe çıkalım. | Open Subtitles | لما لا نذهب لتمشية طويلة و لطيفة, حالاً؟ |
Belki kahvaltıdan sonra sizi madene doğru bir yürüyüşe çıkarırım. | Open Subtitles | ربما أخذك لتمشية إلى المحجرة بعد الإفطار. |
Demek istediğim, Newfie'mi ilk aldığımda --Newf Gingrich-- biliyor musun, onu asla yürüyüşe çıkarmıyordum. | Open Subtitles | "أقصد, عندما حصلت لمرة الأولي علي كلبي الاول "نوفي" نوفي قنقرج اتعرفين, لم أخذ ابداً لتمشية |
İnsan zehirli bir çevrede yürüyüş yapmak için neden evinden çıksın ki? | TED | لماذا يترك أي شخص بيته ليذهب لتمشية خفيفة في منطقة سامة؟ |
Enid, dün gece köpeğini gezdirmeye çıkmış ve dönmemiş. Yani kayıp. | Open Subtitles | إينيد لم ترجع للمنزل بعد ان ذهبت لتمشية كلبها البارحة |
Arabası burada. Çok uzun bir yürüyüşe çıkmış olabilir. | Open Subtitles | "سيّارتُها هنا، لعلّها خرجت لتمشية طويلة جدّاً" |
- Seninle bir yürüyüşe çıkacağız. | Open Subtitles | ـ سوف نذهب لتمشية قصيرة |
Küçük bir yürüyüşe mi çıkacaksın? | Open Subtitles | أنذهب لتمشية قصيرة؟ |
Umarım benimle bir yürüyüşe çıkarsın? | Open Subtitles | كنت آمل أن تنضم إلى لتمشية |
- yürüyüşe çıkmıştım. Migrenim tuttu da. | Open Subtitles | حسناً لتمشية لدي صداع نصفي |
yürüyüşe çıkıyorum. | Open Subtitles | سأخرج لتمشية قصيرة. |
Şu herifi yürüyüşe çıkarıyorum. | Open Subtitles | سأصطحب ذلك الشخص لتمشية |
- Ben yürüyüşe çıkıyorum. | Open Subtitles | - سأذهب لتمشية قصيرة |
Shelby. En sevdiğim sarışını yürüyüşe çıkarmaya geldim. | Open Subtitles | (شلبي)، لقد أتيت لتمشية كلبتي المفضّلة. |
Cory'yi yürüyüşe çıkarmayı unutma. | Open Subtitles | (وتذكري أن تخرجي لتمشية (كوري |
Oh, hepsi kahvaltı öncesi yürüyüş için geçerli. | Open Subtitles | أو ذهب لتمشية بريئة قبل الإفطار |
Ufak bir yürüyüş yaptık ve biraz da flört ettik. | Open Subtitles | ونذهب لتمشية قصيرة ومغازلة تافهة |
Haydi gidin biraz yürüyüş yapın. | Open Subtitles | هيا إذهبوا لتمشية صغيره |
Köpeği gezdirmeye çıktığında kancanı getirmeyi unutma. | Open Subtitles | لا تنسى أن تضع البراز في كيس وتحضره عندما تذهب لتمشية الكلب |