Ama o yüzler benim ve Sara'nın. Geleneksel yüz tanıma bunda işe yaramayacaktır. | Open Subtitles | لكن الصورة تظهر وجهينا أنا و سارة لن يعمل البرنامج التقليدي لتمييز الوجوه |
Peki son olarak bu bölgenin yüz tanıma için gerekli bölüm olduğunu kesinleştirdik mi? | TED | إذن، هل تأكدنا نهائيا من كون تلك المنطقة ضرورية لتمييز الوجوه؟ |
Çarpıcı bir gerçek şekil tanıma örneği sergileyerek 50 yıl sonra tekrar görüleceğini öngördü. | Open Subtitles | مذنب واحد يعود كل 76 سنة مثال رائع لتمييز أنماطٍ حقيقي توقع بأنه سيُشاهد مجددا |
Bir hayvanın gerekli kokuyu ayırt edebilmesi için saniyenin yalnızca 1/200'i yeterlidir, bu yüzden çok hızlı hareket eder. | TED | الحيوان يحتاج فقط لمدة 2 ملي ثانية لتمييز الرائحة، هذا سريع للغاية. |
Kendinden öte, daha değerli içindeki gerçeği daha iyi ayırt eden bir şey olduğunu kabullenemez. | Open Subtitles | شئ مخفي , ان هناك شيئا أكبر قيمة القدرة لتمييز الحقيقة عن الكذب. |
Her Kripton'lu ailenin farklı bir tonu, kimliğini belirten bir işareti vardır. | Open Subtitles | كل عائلة كريبتون , عندها نغمة فريدة اشارة لتمييز نفسها |
Satıcılar bazen ürünlerini işaretlemek için bunun gibi semboller kullanıyorlar. | Open Subtitles | يستخدم التجار في بعض الأحيان مثل هذه الرموز لتمييز منتجاتهم |
Gerçekten yüz tanıma işinde mi uzman? | TED | هل هو فعلا مخصّص فقط لتمييز الوجوه؟ |
Buraya bir ses tanıma yerleştirdik. | TED | وضعنا عنصرًا صغيرًا لتمييز الصوت هنا. |
Gizmodo onu ülkedeki en iyi ses tanıma yazılımı olarak gördü ama siz Apple ve Microsoft tarafından satın alınmasına karşı çıktınız. | Open Subtitles | جيزمودو" اعتبره أفضل برنامج" لتمييز الأصوات في البلاد "وأنتم عارضتم أن تشتريه شركتي "أبل "و "مايكروسوفت |
Ve gerçek zamanlı konuşmacı tanıma sistemini oluşturmak için, derinlemesine öğrenmeyi kullanıyoruz. Ortak konuşma alanı bilincini arttırmak için-- toplantılarda kim konuşuyor, kim konuşmuyor ve grup aklını arttırmak için. | TED | ونستخدم التعلم العميق لبناء نظام فعلي لتمييز المُتكلِّم لزيادة الوعي فيما يخص استخدام المساحات الصوتيّة المُشتركة... فمن يتحدث ومن لا يتحدّث خلال الاجتماعات... للزيادة من الذكاء الجماعي. |
Görüyorum ki osurukla otobüs sesini ayırt edebilen yalnızca bizler değiliz. | Open Subtitles | أرى بأننا لسنا الأذكياء الوحيدين لتمييز صوت الباص |
Neden? ayırt etmek için yayılan bir ışık lazım. | Open Subtitles | علىك إبطال الإضائة لتمييز ألياف أدلة اللهب |
Kabullen. Değerli bir şeyi gördüğüm anda ayırt edebilecek bir zekam var. | Open Subtitles | واجه الأمر، لديّ الحنكة لتمييز الشيء القيّم عندما أراه |
Tabi bunu ayırt etmek için başka bir yol olsaydı... | Open Subtitles | إلاّ إذا كانت هناك طريقة لتمييز هذا بوضوح... |
Bayılma esnasında uyanık olan iki adamın kimliğini tespit etmek için, ajanlarımız 7/24 çalışıyor. | Open Subtitles | لقد عيّنا وكلاء تعمل 24 ساعة لتمييز الرجلين، الذين كانا مستيقظان أثناء فقدان الوعي. |
Kafası kopmuş bir cesedin kimliğini saptamak için bunlar yeter mi? | Open Subtitles | تعتقد بان ذلك كافي لتمييز جثة بلا رأس؟ |