Gerçeği anlatmadan önce sakinleştirmek için kaburgalarına birkaç kez vurdum. | Open Subtitles | تطلّبني الأمر بضع ضربات لتهدئته بما يكفي قبل أن أخبره الحقيقة. |
Kusura bakmazsanız General eşimi sakinleştirmek için yanında olmazsam ölçüsüz sinirlenmeye meyilli olur. | Open Subtitles | ... ،لو سمحت لي أيها اللواء ... ،بدوني هناك لتهدئته زوجي يكون عرضةً لنوبات .متطرفة من الغضب |
Bu nedenle hemşirelerin hemen hepsinin ilk yaptıkları şey, hastayı sakinleştirmek için onun elini tutmak. İnsani bir hareket-- iki eli kullanarak veri girişi yapmayı da imkansız kılıyor. | TED | ولذا فإن أول شيء عادة ما تفعله كل ممرضة، أن تمسك بيد المريض لتهدئته. لفتة إنسانية -- وهو ما جعل الإدخال الرائع للبيانات بكلتا اليدين من المستحيل تماماً. |
Onu sakinleştirmek için bir hikaye anlatıyordum. | Open Subtitles | كنت فقط أحكي له قصة لتهدئته |
- Kontrol altına almak için sakinleştirici veriyorum ama etkisi çok çabuk geçiyor. Biraz daha vermem için bana yardım edin. | Open Subtitles | لقد حقنته بعقار مهديء لتهدئته ولكن زال تاثيرهم سريعا |
Sonuç olarak iyileşecek mi? Durumunu kontrol altına almak için elimizden geleni yapıyoruz. | Open Subtitles | نحن نفعل كل ما بوسعنا لتهدئته |
- Onu sakinleştirmek için ne yapacağız? | Open Subtitles | ماذا نفعل لتهدئته ؟ |
Onu sakinleştirmek için tüm gücümü kullandım. | Open Subtitles | . هذا أخذ كل طاقتي لتهدئته |
Onu sakinleştirmek için bir şeyler yapmak zorundayız. | Open Subtitles | يجب أن نعمل شيء لتهدئته الآن |