Fatal Familial Insomnia olarak bilinen bu durum, vücudu kabusvari bir uyanıklık halinde tutar, vücudun, uykunun huzurlu sığınağına girmesini engeller. | TED | تعرف هذه الحالة بالأرق العائلي المميت تُخضع الجسم لحالة مرعبة من اليقظة تمنعه من النوم. |
Hastaneden acil bir durum için aradiklarini söyledi. | Open Subtitles | قالت بأن شخصاً اتصل من المستشفى لحالة طارئة |
Ya çevrenin durumuna yönelik herhangi bir endişe duymayıp yalnızca birisinin bir yerde bu meseleyi çözeceğini umsaydım? | TED | ماذا لو لم أولي بعض الاهتمام لحالة البيئة وفقط تمنيت أن شخصًا ما في مكان ما سيولي الاهتمام لتلك القضية؟ |
20 yaşıma gelene kadar büyükbabamın durumuna bir ad verememiştim. | TED | لم يكن لدي اسم لحالة جدي إلى أن وصلت إلى العشرين من عمري. |
Ve böylece esasen alelade günlük rutinlerinizi yapmadığınız zaman hissettiğiniz bir zihin durumunun benzeri haline geliyor. | TED | ثم أصبح يضرب بها المثل لحالة عقلية يشعر فيها المرء بأنه لا يقوم بالروتين اليومي لحياته العادية |
Yarın Dr. Marston ile görüşeceksiniz, Raymond'ın durumunu değerlendirecek. | Open Subtitles | سوف تقابل الدكتور مارتسن في الصباح المسؤول عن التقييم النفسي لحالة رايموند |
- Amcam acil durumlar için şapkasında daima marmelatlı sandviç saklardı. | Open Subtitles | المربى؟ لطالما عمي أبقى شطيرة مربى في قبعته، تحسباً لحالة طوارئ |
Beni tıbbi bir acil durum için çağırıp yalan söyledin. | Open Subtitles | أنت تطلبني لحالة طبية طارئه, ثم تكذب علي بخصوصها |
Acil durum ekipleri kaosu kontrole yardım için sahadalar. | Open Subtitles | فرقنا لحالة الطوارئ متواجدة تعمل على مساعدتكم للسيطرة على الفوضى |
Ancak geriye kalan tek şey bu ve sahiden acil bir durum için saklıyorum. | Open Subtitles | لكن هذا كلّ ما تبقى لديّ.. وهو فقط لحالة طوارئ |
Acil bir durum için beni çağırdıkları için Candace'le yemeğe sen gideceksin. | Open Subtitles | تذهب للعشاء مع كانديس لأنه وردني أتصال لحالة طارئة |
Sevdiğiniz birinin acil bir durum için paraya ihtiyacı olmuştur ve ona yardım etmek istemişsinizdir. | Open Subtitles | محتاج للمال لحالة طارئة وكنتِ فاقدة الأمل في المساعدة |
Dahası çipin, hastayı uyanık haldeyken de rüya durumuna soktuğunu sanıyorum. | Open Subtitles | والمزيد أني أعتقد أن للرقاقة القدرة على التحويل لحالة الحلم والشخص مستيقظ. |
Yerdeki adamın durumuna göre hücre cezası almanı engelleyebilirim. | Open Subtitles | اعتماداَ لحالة الرجل على الأرض قد أكون قادراَ على إخراجك من المشكلة |
Olanlar çok trajik, ailemiz abimin durumuna cevap bulmaya kendini adamıştır. | Open Subtitles | إنّه أمر مأساوي جدًا، وعائلتنا مكرسة لإيجاد أجوبة لحالة أخّي |
Bu arada, mutfak dolabının haline bakılırsa ameliyat bir işe yaramamış. | Open Subtitles | و التي لم تنجح بالمناسبة نظراً لحالة الخزانات بمطبخك |
Dünyanın haline bakınca, sence endişe edecek daha önemli şeyler yok mu? | Open Subtitles | نظرا لحالة العالم ، ألا تعتقدين أن هناك أمورا هامة أكثر بالنسبة لنا لنقلق بشأنها ؟ |
Dünyanın haline bakınca, sence endişe edecek daha önemli şeyler yok mu? | Open Subtitles | نظرا لحالة العالم ، ألا تعتقدين أن هناك أمورا هامة أكثر بالنسبة لنا لنقلق بشأنها ؟ |
Kalbinin ve ciğerlerinin güçsüz durumunu da düşünürsek kitlenin yeri bakımından ameliyat mümkün değil. | Open Subtitles | ،بالإضافة لحالة قلبك و رئتيك الضعيفة سلفاً الجراحة ليست خياراً ممكنً، نظراً للمكان |
Ayrıca silah yaralarının durumunu göz önüne alırsak vurulduktan sonra en az yirmi dakika boyunca okyanusun içerisinde kalmış. | Open Subtitles | وإستناداً لحالة الأعيرة الناريّة، فقد كان بالمُحيط لـ20 دقيقة على الأقل بعد إردائه. |
Bunu bulmak çok zor... ve sadece acil durumlar için yanımda getirmiştim ki... sanırım bu da onlardan biri, al bakalım. | Open Subtitles | هذا الجنون يصعب إيجاده، وقد أحضرتها تحسُّبًا لحالة طارئة. وأظنّنا في حالة طارئة، لذا تفضّل. |
Açık gözlem teorileri baskı altında choking durumu için ikinci grup açıklamaları oluşturuyor. | TED | نظريات المراقبة المحددة شكلت المجموعة الثانية من التفسيرات لحالة الاختناق تحت الضغط. |
Çok üzgünüm ama travma vakası için çağırdılar. Hayır, önemli değil. | Open Subtitles | ..أنا أسفة للغاية، لكن عندما تم إستدعائي لحالة رضوح |