O en yüksek riskte olan kişinin soğuk iklimde yaşayan, kilolu, kırmızı et yiyen bebek emziren, annesi veya kız kardeşi menopoz öncesi meme kanseri olan bir rahibe ve polonyalı bir yahudi olmalıydı. | Open Subtitles | قال أن الشخص المعرّض بشكل أكبر للمرض هو راهبة تعيش في جو بارد أو من لديها وزن زائد أو من تأكل لحماً أحمر أو من تقوم بإرضاع الصغار |
kırmızı et yesem daha çok severdim. | Open Subtitles | سأكون متحمسة جداً لو أكلت لحماً أحمر |
Hayır, hayır Xao-Mei, sana milyonlarca kez söyledim. Bay Solis'e kırmızı et vermek yok. | Open Subtitles | لا ، لا (شاوميه)،لقد أخبرتكِ مليون مرة (لا تجلبي لحماً أحمر للسيد (سوليس |
Gaby şu sağlıklı yaşam programını uyguluyor. kırmızı et yediğimi duyarsa beni öldürür. | Open Subtitles | يا صديقتي ، (غابي) وضعتني على ذلك الوضوع الصحي ، ستقتلني لو عرفت أني أكلت لحماً أحمر |