Nihayet zayıflıklarınızdan kurtulma şansınız var. Tıpkı bu zayıf halimden kurtulacağım gibi. | Open Subtitles | أخيرًا لديكم فرصة لنحر هذا الضعف للأبد كما سأنحر هذه الهيئة الضعيفة. |
Bana düşmez ama iyi bir arkadaş bu işlere karışmaz. Eğer ayrılırsanız bir şansınız var, fazla değil ama var. | Open Subtitles | إذا افترقتما عن بعضكما فسيكون لديكم فرصة ليست فرصة كبيرة جونى و لكن فرصة |
Bugün bizimle uğraşmak için hiç de iyi bir gün değil. Kaçmak için tek şansınız var. | Open Subtitles | اليوم ليس اليوم المناسب للعبث معنا لديكم فرصة واحدة للهروب |
Hiç şansınız yok, kaltaklar. | Open Subtitles | يا حقيرات، ليس لديكم فرصة. |
Bu işi yürütme konusunda mükemmel bir fırsatınız var. | Open Subtitles | لديكم فرصة مُمتازة . لجعل هذا الأمر يفلَح |
Dinle Charles'ı yakalama şansınız vardı, kullandınız siz de. | Open Subtitles | انظري كان لديكم فرصة لمحاصرة "تشارلز" وانتم أخذتوها |
Çünkü özel bir şey yapmak için bir fırsatınız vardı, ama siz mahvettiniz, çünkü ciddiye almadınız. | Open Subtitles | انت فعلت كلكم فعل لأنكم كان لديكم فرصة لتفعلوا شيئاً مميزاً |
Kaliforniya'daki yarışmayı kazanma şansınız var diye düşünüyorsanız, hayır. | Open Subtitles | إذا تعتقد أن لديكم فرصة لفعلها والذهب إلى المنافسة فى كالفورنيا ، لا |
Tek kart alacaksınız... çünkü bir tek şansınız var. | Open Subtitles | لديكم بطاقة واحدة فقط، لأن لديكم فرصة واحدة وحسب |
- Bugs ve daffy, şimdi kazanma şansınız var. | Open Subtitles | باغس ودافي الآن لديكم فرصة كي تفوزوا |
Burada kalmak çok zor olsa da yine de bir şansınız var. | Open Subtitles | لديكم فرصة البقاء هنا ورغم أنه من الصعب |
Buradan sağ çıkmak için tek bir şansınız var! | Open Subtitles | لديكم فرصة واحدة لتخرجوا من هنا أحياء |
Tek mermiyle tek şansınız var. | Open Subtitles | برصاصة واحدة لديكم فرصة واحدة فقط. |
En iyi teklifinizi yazmak için tek bir şansınız var. | Open Subtitles | لديكم فرصة واحدة .لكتابة عرضكم الأفضل |
Bir tek şansınız var. | Open Subtitles | لديكم فرصة واحدة فقط. |
Son bir şansınız var. | Open Subtitles | لديكم فرصة أخيرة |
Daha önce bir şansınız olduğunu sanmıyordum. Ama Güç Asâsı için burada olduğunuz çıkarımını yapıyorum. | Open Subtitles | لم أظن أن لديكم فرصة بهزيمته سابقًا، لكني أستنتج أنكما هنا طلبًا لقضيب القوّة. |
Çocuğunuzu kurtarmak için bir şansınız varsa hatta küçük bir şans bile varsa, bunu yapın. | Open Subtitles | ، إن كان لديكم فرصة لإنقاذ إبنتكم حتى إن كانت ضئيلة ، فـانتهزوها |
Hiç şansınız yok, | Open Subtitles | ليس لديكم فرصة |
Ama sevdiklerinizi kurtarma fırsatınız var. | Open Subtitles | ولكن لديكم فرصة لتنقذوا أحبائكم |
Dünyayı kurtarma şansınız vardı. | Open Subtitles | لديكم فرصة لأنقاذ العالم. |
Duza Günü partisiyle büyük bir fırsatınız vardı. | Open Subtitles | أقصد، أنه كان لديكم فرصة أكبر في اليوم الكبير. |