Bunu Bill'e vereceğim. vaktin var mı? | Open Subtitles | .سأعطي الحالة الي بيل هل لديك الوقت الكافي؟ |
Birlikte yemeğe çıkmayalı yıllar oldu ama onu yemeğe çıkarmaya vaktin var. | Open Subtitles | الخروج معك للعشاء ذكرى قديمة بالنسبة لي و لكن لديك الوقت الكافي للخروج معها للغداء ؟ |
Şampiyonada bize yardımcı olmak için hala zamanın var. | Open Subtitles | لازال لديك الوقت لتساعدنا للفوز بالبطولة |
Peki ne için zamanın var? Kuzenin adına ayak işlerini halletmek için mi? | Open Subtitles | وهل لديك الوقت لتدير الأعمال الغير مشروعة التي يقوم بها إبن عمك؟ |
Güzel, yabancılara ayıracak yeteri kadar vaktin var gibi görünüyor. | Open Subtitles | ولكن يبدوا انكِ لديك الوقت للكثير من الغرباء |
Sexy değilsin, ve güzel de değilsin ve benim için hep vaktin var. | Open Subtitles | لست مغرية ولست جميلة ودائما لديك الوقت لى |
Sexy değilsin, ve güzel de değilsin ve benim için hep vaktin var. | Open Subtitles | لست مغرية ولست جميلة ودائما لديك الوقت لى |
Eger buna vaktin varsa benim hititli için de vaktin var demektir | Open Subtitles | إذا كان لديك الوقت لهذا فغن لديك الوقت لجثة التيهيتي |
Saat 6'da işten çıkman gerekiyor, ama erkeklerle randevulaşmak için vaktin var. | Open Subtitles | عليك أن تترك العمل في السادسة مساءً ومع ذلك لديك الوقت لتواعد الرجال؟ ما هو التحدي؟ |
zamanın var. Yarın gelebilirsin. Çok yorgunum. | Open Subtitles | لديك الوقت, بإمكانك الحضور في الغد أنا مُتعبه |
Bunu yapamayız. kanamayı kontrol altına alacak ve nakili tamamlayacak zamanın var. | Open Subtitles | لديك الوقت للسيطرة على النزيف وإكمال ازرع |
Lütfen sadece bir tur Bir tur için zamanın var baba | Open Subtitles | جولة واحدة أبي، لديك الوقت لجولة واحدة، أرجوك |
Akşam yemeğini hazırlayayım ama aperatif için zamanın var. | Open Subtitles | سوف أعد العشاء لديك الوقت الكافي لتناول الشراب |
Halen bu reklamı gölgede bırakacak şeyler yapmak için zamanın var. | Open Subtitles | لا يزال لديك الوقت أن تفعل أشياء كبيرة من شأنها أن تلقي بظلالها أن تجاري. |
Düşünmek için zamanınız var. | Open Subtitles | سيكون لديك الوقت للتفكير حول هذا الموضوع. |
vaktiniz var mı kutsal peder? Yoksa akşam duasından sonra mı geleyim? | Open Subtitles | هل لديك الوقت الآن يا أبتي أم أعود إليك عند قداس المساء |
İstediğim envanteri çıkarmak için yeterince zamanın oldu. | Open Subtitles | كان لديك الوقت الكافي لعمل الجرد الذي طلبته منك |
Yani Adrea'ya cinayetten arandığını anlatacak vaktin vardı öyle mi? | Open Subtitles | كان لديك الوقت لتخبر اندريا بأنك مطلوب بجريمة قتل؟ |
Eğer zamanın varsa, sana Hill Top'ı gösterebilirim. | Open Subtitles | والان , يمكنني ان اريك المزرعة بالتلة لديك الوقت ؟ ؟ |
Anlıyorum. Belki de Vidocq hakkında konuşacak zamanın vardır? | Open Subtitles | ربما لديك الوقت للتحدّث عن فيدوك |
Ama esprilerine vaktim yok. | Open Subtitles | انظروا، أنا لم يكن لديك الوقت لروح الدعابة لديك. |
Her birine cevap vermeye vaktin yok. Eğer insanlar yazarsa ben de bunu yapabilirim. | Open Subtitles | سوف أبقى إن كنت تسمح لي مساعدتك ، لم يكن لديك الوقت للرد على كل واحد منا |
Demek bunu da düşünmeye vaktin oldu. | Open Subtitles | هل كان لديك الوقت لمعرفة ان كنت قد وجدته كذلك ؟ |
Bir fincan kahve içecek zamanın yok mu? | Open Subtitles | أنت ستعيش إلى الأبد وليس لديك الوقت لكوب من القهوة ؟ |
Öyleyse sekizinci için zamanın vardı. Kadın öğleden sonra öldürüldü. | Open Subtitles | ومن ثمَ لم يكن لديك الوقت للضحية رقم 8 لقد تم قتلها وقت العصر |
- Daha sonra konuşuruz. - Daha fazla vaktin olunca. | Open Subtitles | سنتحدث لاحقاً عندما يكون لديك الوقت |
Resmi bir seremoni düzenleyecek vaktimiz yok ancak kendinizi Adalet Loncası'nın onursal üyeleri kabul edebilirsiniz. | Open Subtitles | نحن لم يكن لديك الوقت لجند لك باحتفال رسمي، ولكن النظر في أنفسكم الفخرية أعضاء نقابة العدل. |