Danny'nin büyük ödül için bir şansı var, onu alacak. | Open Subtitles | حسنا ، داني لديه الفرصة ليمسك بالحلقة النحاسية سوف يأخذها |
Hepimizin kamuoyundaki yargıları ve kamuoyu düzenini değiştirme şansı var. | TED | وجميعنا لديه الفرصة لتغيير الرأي العام، ولتغيير السياسة العامة. |
Bizi öldürme fırsatı vardı ama kullanmadı. O tetiği çekmesi mümkün değil artık. | Open Subtitles | كانت لديه الفرصة لقتلنا ولم يفعل فمن المحال أن يضغط ذلك الزناد الآن |
- Evet. Ne olmuş? Tamam, fırsatı vardı ama sebebi yok. | Open Subtitles | حسنا لديه الفرصة ولكن ليس لديه الدافع |
Şüphelinin bu bebekten para kazanma şansı vardı. | Open Subtitles | إذاً، هذا المجرم كانت لديه الفرصة ليتربح من بيع هذه الطفلة |
Bak, OSP'nin CIA'e yeni Osama'sını bulmada yardım etme fırsatı var. | Open Subtitles | اسمع نظام الفضاء المفتوح لديه الفرصة لمساعدة الوكالة لإعادة تشكيل نفسها في نظام التراسل المصرفي |
Artık gerçek Ejder Savaşçısı'nı eğitip işleri yoluna koymak için bir şansı var. | Open Subtitles | و الآن لديه الفرصة ليصحح الأمور ليدرب محارب التنين الحقيقي |
Yani hala Cennete gitme şansı var mı? | Open Subtitles | هل تعنين بان لديه الفرصة بالذهاب الى الجنة؟ |
Bence, buradaki herkesin hafta sonundaki maçlarda madalya alma şansı var. | Open Subtitles | أعتقد أن كل شخص هنا لديه الفرصة للفوز بالميدالية الذهبية هذا الإسبوع |
Gerçekten oynama şansı var Richie. Yüce İsa. | Open Subtitles | و هو بالحقيقة لديه الفرصة ليعب يا ريتشي , بالله عليك |
Buradaki herkesin gerçek bir hayat yaşama şansı var. | Open Subtitles | كل واحد منكم لديه الفرصة ليعيش حياةً اصليّة |
Herkesin şansı var. | Open Subtitles | المقاتل دائماً تكون لديه الفرصة. |
Kimin sebebi ve fırsatı vardı? | Open Subtitles | من الذي لديه الدافع ومن لديه الفرصة ؟ |
Hepsinin bir gerekçesi ve de fırsatı vardı. | Open Subtitles | جميعهم لديه الدافع وجميعهم لديه الفرصة |
Onu öldürmek için bir fırsatı vardı ama tereddüt etti. | Open Subtitles | وكانت لديه الفرصة لقتله لكنه تردد |
Sizi öldürmeye fırsatı vardı ve bunu boşa harcadı. | Open Subtitles | كانت لديه الفرصة لقتلك ولكنّه أهْدرها. |
Zack'in kimyasallarını değiştirme fırsatı vardı. | Open Subtitles | -كانت لديه الفرصة لتبديل مواد (زاك) الكيميائيّة |
fırsatı vardı. | Open Subtitles | وكانت لديه الفرصة وماذا حدث؟ |
Beni öldürme şansı vardı ama yapamadı. | Open Subtitles | لقد كان لديه الفرصة لقتلي ، ولكنه لم يستطع |
Seni öldürmek için veya düğmeyi geri almak için şansı vardı. | Open Subtitles | لقد كانت لديه الفرصة لقتلكِ أو لكي يستعيد الزّر |
baba bir kampanya yaptı... ve erkek çocuğun gelme fırsatı var... yaşam dolu kısa bir yolculuk, eğlence için ve riske giriyor. | Open Subtitles | بابي لم مساهمة في الحملة... والطفل لديه الفرصة لتأتي... والعيش من خلال رحلة كاملة تسريب والمغامرة. |