"لديه القدرة" - Traduction Arabe en Turc

    • yeteneğine sahip
        
    • gücü var
        
    • gücüne sahip
        
    • gücü olan
        
    • yeteneği vardı
        
    • yeteneği var
        
    • yeteneği olan
        
    • kapasitesi var
        
    • potansiyeli var
        
    • potansiyeline sahip
        
    • gücüne sahiptir
        
    Evet, ne yazık ki, tek dürüst olma... yeteneğine sahip olan kişi sensin. Open Subtitles وأنا صادق مع نفسي للأسف أنت الشخص الوحيد الذي لديه القدرة ليكون صادقاً
    Anladım ki, fotoğraf haberciliği, kendine özgü bakış açısıyla haberleri duyurma yeteneğine sahip. TED وفهمت أن التصوير الوثائقي لديه القدرة على ترجمة الأحداث من وجهة نظرها
    Düğmeye basıcak olan o olmayabilir, ama ikimizde biliyoruz ki bağışlama gücü var ve bağışlamayacak,hiç bağışlamadı. Open Subtitles ربما ليست كل السلطات بيده لكن كلانا يعلم أنه لديه القدرة لمنح الرحمة و لن و لم يفعل من قبل
    Biri Tanrı için şarkı yazarak bir trajediyi sona erdirme gücüne sahip midir? Open Subtitles من يكتب اغنية لرب ليس لديه القدرة الكافية لايقاف مأساة مثل هذه ؟
    Ölüleri diriltecek gücü olan bir şey vericileri ve onları açın. Open Subtitles شيء أن لديه القدرة لرفع الموتى وتحويلها إلى أجهزة الإرسال.
    ve anladım ki belgesel fotoğrafın olayları onların açısından anlatma yeteneği vardı. TED وأنا أفهم أن التصوير الوثائقي لديه القدرة على ترجمة الأحداث من وجهات نظرها.
    Bu maskeli deli adam insanların bükme gücünü alma yeteneği var Open Subtitles هذا الرجل المجنون لديه القدرة ليحرم الشخص من التسخير بشكل دائم
    Burada, bizi serbest bırakabilecek yeteneği olan birisi var mı? Open Subtitles هل هناك أي واحد هنا لديه القدرة على تحريرنا؟
    Yani DNA'mızın yara iyileştirici mekanizmaların bu şekillerini yapabilme kapasitesi var. TED إذًا فال DNA لديه القدرة على معالجة ذلك النوع من الجراح
    Yaptığımız her değişikliğin geleceği değiştirme potansiyeli var. Open Subtitles كل تغيير نقوم به لديه القدرة على تغيير المستقبل.
    Tüm gezegeni yok edebilecek bir enerji potansiyeline sahip. Open Subtitles لديه القدرة على محو الكوكب بأكمله.
    Buna sahip olan tüm sistemlerini devre dışı bırakma gücüne sahiptir. Open Subtitles أيّا كان‏ هذا بحوزته، سيكون لديه القدرة على تجاوز نظامهم بالكامل.
    Bir diğer karakter olan Jami de fantastik icatlar yaratma yeteneğine sahip. TED شخصية أخرى تسمى جامع لديه القدرة على صنع إبتكارات مذهلة.
    Bu nesne herneyse, kalbi anında durdurma yeteneğine sahip. Open Subtitles مهما كان هذا الجهاز، لديه القدرة على ايقاف القلب فجأة
    Bir kerede yalnız bir değil pek çok düşünceye odaklanma yeteneğine sahip. Open Subtitles لديه القدرة ليس فقط بالتركيز على فكرة واحدة, بل العديد من الأفكار مرة واحدة.
    Düğmeye basıcak olan o olmayabilir, ama ikimiz de biliyoruz ki bağışlama gücü var ve bağışlamayacak, hiç bağışlamadı. Open Subtitles ربما ليست كل السلطات بيده لكن كلانا يعلم أنه لديه القدرة لمنح الرحمة و لن و لم يفعل من قبل
    Şüphesiz yaşlı olmasına rağmen, yazışmalarını tamamlamak için hala yeterli dayanma gücü var. Open Subtitles بالرغم من أنه عجوزٌ بلا شك لازال لديه القدرة على .التحمل بما يكفي لإنهاء مراسلاته
    Bunu gerçekleştirebilecek gücü var değil mi? Open Subtitles لديه القدرة لفعل ذلك, أليس صحيحًا؟
    Benim krallığımda sonsuz yaşam bahşedebilme gücüne sahip bir kadehin efsanesi bilinir. Open Subtitles في مملكتي، توجد أسطورةٌ عن كوبٍ لديه القدرة على منح حياة أبديّة
    Bunu yaparsa dünyadaki tüm zihinleri kontrol etme gücüne sahip olacak. Open Subtitles وإن قام بهذا، سيكون لديه القدرة للسيطرة على كل عقل بالعالم
    Dilediği zaman bir şehri yok etme gücü olan biri bir kızı öldürmek gibi bir hevese gerek duymaz. Open Subtitles أى فرد لديه القدرة على تدمير مدينة في الوقت الذى يريده لا يحتاج الى رياضة دنيا و يقتل فتاة من المحتمل أن أكون مخطئا بالطبع
    Çünkü bir yeteneği vardı insanları o kadar başarılı bir şekilde ortadan kaybediyordu ki gizem sınırlarını zorluyordu. Open Subtitles لأنّ لديه القدرة على جعل الناس يختفون بشكل كامل بحيث جاوَز حد الغموض
    Kurt'un başkalarının gücünü emme ve arttırabilme yeteneği var. Open Subtitles ولف لديه القدرة فريدة من نوعها لاستيعاب القوى وزيادتها أضعافا مضاعفة.
    Programı aktif hâle geçirme yeteneği olan tek kişinin Falcon olduğunu sanıyordum. Open Subtitles لكني إعتقدت أن الشخص الوحيد الذي لديه القدرة علي تنشيط البرنامج هو الصقر. كيف تمكنت من فعل ذلك وهي وراء القضبان؟
    Bu sensin, Harry. Çocuğun, değişecek kapasitesi var. Open Subtitles هذا أنت يا هاري الولد لديه القدرة على التغير
    Önemli bir olay olma potansiyeli var. Open Subtitles هذا لديه القدرة أن يكون حدث ضخم
    Tüm gezegeni yok edecek enerji potansiyeline sahip. Open Subtitles لديه القدرة على محو الكوكب بأكمله.
    Ayrıca, sadece bunu yapmak değil, herkes, herbirimiz ve dünyadaki tüm insanlar müziğin bir parçası olma ve oldukça dinamik olarak müziği yaratma gücüne sahiptir, ve bu benim işimin en önemli kısımlarından biri. TED وأنا أود أن أضيف أن الموضوع لا يتعلق فقط بعزف الموسيقى لكن كل شخص ، أي واحد منا ، أي شخص في العالم لديه القدرة على إبداع وأن يكون جزءا من الموسيقى بصورة أكتر حيوية وديناميكية وهذا هو الجزء الأساسي من عملي

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus