"لديه سلاح" - Traduction Arabe en Turc

    • silahı var
        
    • silahı vardı
        
    • silah var
        
    • bir silahı
        
    • silahı onun elinde
        
    Yani orası Teksas; herkesin silahı var. Open Subtitles . انا اعني , انها تكساس . الكل لديه سلاح
    Biryerlere gidip, birşeyler yapmalıyız, ve onun silahı var. Open Subtitles يجب علينا ان نفعل شىء ما او نذهب لمكان ما و هو لديه سلاح
    Ben buralarda olduğum sürece Kurucu'nun korkunç bir silahı var demektir. Open Subtitles طالما أنني موجود، فإن المؤسس لديه سلاح فتاك
    O bir kazaydı. Adamın silahı vardı ve iki kişiyi öldürecekti. Open Subtitles لقد كان حادث , كان لديه سلاح وكان سوف يطلق النار على شخصين
    Garip bir üniforma giyiyordu. Işıkları kontrol eden bir silahı vardı. Open Subtitles كما كان يرتدي زياً غريباً، وكان لديه سلاح يتحكّم بالضوء.
    Anubis'in elinde bir geçidi yoketmek için başka bir geçit kullanan bir silah var. Open Subtitles أنوبيس لديه سلاح يستعمل على بوابة النجوم لتدمير الأخرى
    Ya hedefinin daha iyi bir silahı, eğitimi veya desteği olsaydı? Open Subtitles ماذا لو كان الهدف لديه سلاح أفضل أو تدريب أو دعم؟
    Şu anda, Wong'un silahı onun elinde. Open Subtitles (لديه سلاح (ونج
    silahı var! Arkanı dön! Şuna bakın millet! Open Subtitles لديه سلاح , إستدر إنظروا لهذا أيها الناس
    Söyleyin, evde hiç silahı var mı? Open Subtitles أخبرينى, هل لديه سلاح فى هذا المنزل ؟
    - Sahte mi gerçek mi silahı var? Open Subtitles هل لديه سلاح حقيقي أم سلاح دمية؟
    - Dikkat et, Shrek' silahı var' - Bu bir kedi, Eşek. Open Subtitles إنتبه يا شرك، لديه سلاح - إنه قط يا حمار -
    silahı var ve sen de hedef tahtası gibi giyinmişsin. Open Subtitles لديه سلاح وملابسكِ كدائرة التصويب
    Neyse ki bizim takımımızın da gizli bir silahı var. Open Subtitles لحسن الحظ، فريقنا لديه سلاح سري يخصه
    silahı vardı, seçeneğim yoktu. Open Subtitles كان لديه سلاح. وأنا لم يكن لديّ خيار آخر
    Dinle ama. Şüpheliydi ve silahı vardı. Open Subtitles لكن، اسمع، لقد كان مشتبها وكان لديه سلاح.
    Resepsiyonda görevliydim, çelik başlıklı adamın biri içeri daldı susturuculu bir silahı vardı. Open Subtitles كنت بجوار مكتب الأستقبال ثم دخل رجل يرتدى خوذة. و كان لديه سلاح كاتم للصوت.
    Ve tabi ki burada, Hans Rosling gibi siz de konuşmacıysanız, konuşmacı bu karmaşayı aldatıcı bulur. Ama Hans Rosling'in durumunda, dün kılıç yutma numarasında gerçekten gizli bir silahı vardı. TED وبالطبع، إذا كنتَ متحدثًا هنا، مثل هانز روزلنج، يجد المتحدث هذا التعقيد صعبًا. ولكن في حالة هانز روزلنج، كان لديه سلاح سري بالأمس، حرفيًا, في عرضه لابتلاع السيوف.
    Şimdi Convey'in elinde güçlü bir silah var, arama motoru. Open Subtitles الآن ، كونواي لديه سلاح قوي جداً محرك بحث
    Sanırım burada bir silah var. Sanıyor musun? Open Subtitles لديه سلاح خطير هنا - انه ليس كما تعتقدين -
    Ve yeleğinin altında silah var sanki. Open Subtitles ويبدو أن لديه سلاح
    Şu anda Wong'un silahı onun elinde. Open Subtitles (لديه سلاح (ونج

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus