Daha kötüsü, Lin'in denetlediği nükleer test alanının fotoğrafları var. | Open Subtitles | والأسوأ من ذلك، لديه صور على موقع التجارب النووية التي أشرف عليها لين |
Eğer yardımı olacaksa Grayson Travis'in bu işi üstlenmesine sıcak bakıyor ne de olsa onun şimdiden harika düğün fotoğrafları var. | Open Subtitles | اذا نفع هذا , سيكون (جرايسون) بخير (لما يفعله (تراف لانه بالفعل لديه صور حفل زفاف رائعه |
Odasında bir takım öldürülmüş insanların fotoğrafları vardı hepsi de Jake gibi özel yetenekleri olan insanlar. | Open Subtitles | أجل، كان لديه صور في غرفته لأشخاص تمَّ قتلهم... كل واحد منهم مميز... |
Odasında cinayete kurban gitmiş insanların fotoğrafları vardı. | Open Subtitles | كان لديه صور في غرفته لأشخاص قُتلوا. |
Bir sürü fotoğrafı varmış, başka şeyler de. Bâzı kişilere bulaşmış olabilir. | Open Subtitles | كانت لديه صور كثيرة, وبعض الأشياء الأخرى ربما كشف بعض الأشخاص |
Bir sürü fotoğrafı varmış, başka şeyler de. Bâzı kişilere bulaşmış olabilir. | Open Subtitles | كانت لديه صور كثيرة, وبعض الأشياء الأخرى ربما كشف بعض الأشخاص |
Elinde resimlerim var, karıma göstermekle tehdit etti. | Open Subtitles | لديه صور ليّ لقد هدد بقتل زوجتي |
Düğün fotoğrafları vardı. | Open Subtitles | كانت لديه صور من زواجهما |
Mike'ın masasında kendisiyle çocukların fotoğrafları vardı. | Open Subtitles | مايك) لديه صور في مكتبه) له وللأولاد |