O benim kocam, ben hamile iken başkasıyla ilişkisi vardı. | Open Subtitles | إِنهُ زوجي، كانت لديه علاقة غرامية بينما أنا كنت حبلى |
Sence Tom Tom'un Madam Dubouchon'a karşı ödipal bir ilgisi yok mu? | Open Subtitles | وأنتي ألا تجدين أن توم توم لديه علاقة غرام مع السيدة دوبوشون؟ |
Evdeki her bir kişinin başka biriyle ayrı bir ilişkisi var ve bu ilişkiler hızlıca birikir... | TED | كل شخص لديه علاقة مميزة مع كل شخص آخر، وهذه الأزواج تتكون بسرعة. |
Tahminimce enine boyuna bu konuyu konuşacağımız o insanların birkaçının bu suçla herhangi bir alakası olmayacak ve senin uyuşturucu kaçakçılığına bulaştığını dahi bilmiyor olacaklar. | Open Subtitles | واعتقد ايضاً العديد من تلك الناس الذين سنتحدث لهم,طالما ليس لديه علاقة بالجريمة |
Yani hiçbir fikrin yok bir ilişkisi olup olmadığı hakkında. | Open Subtitles | لذا ليس لديك فكرة إذا هو كانت لديه علاقة غرامية |
Özel Faaliyetler tarafından tutulan biriyle bir bağlantısı var. | Open Subtitles | لديه علاقة بشخص مُحتجز من طرف قسم النشاطات الخاصة. |
Bak. Augustus Harper. Delayney cinayetinin Marvin Beckett'ın hapse girmesiyle bir ilgisi var demek bu. | Open Subtitles | أوغست هيربر, انظر أوغستوس هيربر هذا يعني أن قاتل ديلاني لديه علاقة في ذهاب مارفين بيكيت للسجن |
Onunla arasında bir bağ vardır. | Open Subtitles | لديه علاقة معها |
Ben küçükken babamın da iş arkadaşıyla gizli bir ilişkisi vardı ve bu yüzden bizim ailemiz parçalanmıştı. | TED | والدي كانت لديه علاقة مع زميلة عمل عندما كنت صغيرة ولقد شتت شمل عائلتي. |
İlk öldürdüğü kadınla önceden bir ilişkisi vardı. | Open Subtitles | كان لديه علاقة سبقة مع المرأة الأولى التي قتلها |
Birisi ile ilişkisi vardı biliyor musun? | Open Subtitles | كانت لديه علاقة غرامية, هل تعلمين؟ الجميع يعلم أنه كان يحدث, |
Büyük aile sırrımın ölü anneannemle bir ilgisi olduğunu öğrendim. | Open Subtitles | لقد إكتشفت أن سر عائلتي الكبير لديه علاقة بجدتي الميتة حقاً؟ |
Her birinin romantik bir ilişkisi var ve her biri geniş bir arkadaş repertuvarına sahip. | TED | كل واحد منهم لديه علاقة عاطفية و كلا منهم لديه عدد عريض من الأصدقاء. |
Bildiğiniz gibi Venedik'in denizle fırtınalı bir ilişkisi var ve ahşap kazıklar üzerine inşa edilmiş. | TED | الآن ، البندقية ، كما تعلمون ، لديه علاقة عاصفة مع البحر ، وبنيت على أكوام من الخشب. |
Robotlarla bir alakası yok. | Open Subtitles | إنه عمل فحسب، ليس لديه علاقة بالروبوتات! |
Onun bu işle bir alakası yok. | Open Subtitles | كلا, ليس لديه علاقة بالأمر |
Baban ölmeden önce sana bir ilişkisi olduğunu mu söyledi? | Open Subtitles | والدك اخبرك انه كانت لديه علاقة قبل ان يموت ؟ |
Benim görüşüme göre köyde ölen insanlarla o herifin bir bağlantısı var. | Open Subtitles | منْ وجهة نظري الشخصية، يبدو أنّ لديه علاقة بموت جميع الناس في هذه القرية. |
Onun her şeyle ilgisi var. | Open Subtitles | لديه علاقة بكل شيء. كل شيء |
Onunla arasında bir bağ vardır. | Open Subtitles | لديه علاقة معها |
Bale hocamla ilişki yaşayan ben değilim ama. | Open Subtitles | أنا لست من لديه علاقة غرامية مع مدرِّس الباليه |
Afedersiniz ama eşimin bu olayla ilgisi olduğunu mu söylüyorsunuz? | Open Subtitles | معذرةً، هل تقترح أن زوجي كان لديه علاقة بهذا الأمر؟ |