| Aradığınız maşanın Kaybedecek bir şeyi olmamalıdır. | Open Subtitles | ما نبحث عنه في الهدف هو ان يكون شخص ليس لديه ما يخسره |
| Bir bağlantıda aradığınız özellik, Kaybedecek bir şeyi olmamasıdır. | Open Subtitles | ما نبحث عنه في الهدف هو ان يكون شخص ليس لديه ما يخسره |
| Sivillerin aksine bir mahkumun Kaybedecek bir şeyi yoktur. | Open Subtitles | شريك بالسجن لا يشبه أي مدني ليس لديه ما يخسره |
| Bir ay içinde idam edilecek, bu da demek oluyor ki, bu nehrin ötesinde ondan daha tehlikeli kimse yok, çünkü Kaybedecek bir şeyi yok. | Open Subtitles | و سيعدم بالكرسي الكهربائي بعد شهر و هذا يعني أنه لا يوجد من هو أخطر منه على ضفة هذا النهر لأنه ليس لديه ما يخسره الآن |
| Şu an adamın kaybedecek hiçbir şeyi yok. | Open Subtitles | ذلك الرجل ليس لديه ما يخسره بالوقت الحالي. |
| Unutmayın, bu piçlerin Kaybedecek bir şeyi yok. - Dikkatli olun. - Bize güvenebilirsin, patron. | Open Subtitles | و تذكروا أنه ليس لديه ما يخسره لذلك إحذروا |
| Yani Kaybedecek bir şeyi olmayan bir avukatla karşı karşıyayız. | Open Subtitles | إذاً نحن نواجه محامياً ليس لديه ما يخسره |
| Ve peşimden gelmekte ısrarcı olursanız şunu aklınızdan çıkarmayın Kaybedecek bir şeyi olmayan bir adamdan daha iyi bir oyuncu yoktur. | Open Subtitles | و إذا أصريت على السعي ورائي، فإنتبه لذلك جيداً، لا يوجد منافس أفضل من رجل ليس لديه ما يخسره. |
| Her şeyini yitirmiş bir adamın Kaybedecek bir şeyi yoktur. | Open Subtitles | الرجل الذي خسر كل شيء، ليس لديه ما يخسره |
| Kaybedecek bir şeyi yok, ama reddediyor. | Open Subtitles | ليس لديه ما يخسره ومع ذلك يرفض.. |
| Aşırı yüklendik adama. Kaybedecek bir şeyi kalmadı. | Open Subtitles | وقد دفعت وإلى حد وليس لديه ما يخسره.. |
| Anlaşılan herkesin Kaybedecek bir şeyi var. | Open Subtitles | من الواضح أن كل شخص لديه ما يخسره |
| Düşman ilan edilirse Kaybedecek bir şeyi kalmayacaktır... | Open Subtitles | منذ إعلانه للعدوانية ليس لديه ما يخسره |
| Masumsa, Kaybedecek bir şeyi olmaz. | Open Subtitles | لو كان بريئاً ، فلن يكون لديه ما يخسره |
| Zaten ishal olduğunu söyledi. Kaybedecek bir şeyi yok. | Open Subtitles | قال لها أن عنده إسهال ليس لديه ما يخسره |
| Kaybedecek bir şeyi ve seveni olmayan birini. | Open Subtitles | شخصٌ ليس لديه ما يخسره ولا أحد ليحبه, |
| Kaybedecek bir şeyi yok. | Open Subtitles | ليس لديه ما يخسره |
| Kaybedecek bir şeyi yok. | Open Subtitles | ليس لديه ما يخسره |
| Çünkü Kaybedecek bir şeyi var. | Open Subtitles | ذلك لأن لديه ما يخسره |
| Kaybedecek bir şeyi kalmadı. | Open Subtitles | لم يعد لديه ما يخسره |
| En kötüsü de, böyle bir adamın kaybedecek hiçbir şeyi olmadığını bilmek. | Open Subtitles | .الجزء الأسوء هو معرفة آن ذالك الرجل ليس لديه ما يخسره |