Bu Amy'nin kardeşi Russell. Çizgi roman dükkânı var. | Open Subtitles | إنه أخ آيمي ، راسيل لديه متجر للكتب الهزلية |
Fahiş fiyatları olan bir dükkânı var ve verebileceği her şeyi veren. | Open Subtitles | لديه متجر يغالي في الأثمان، والذين سيعطينا كل ما يمكنه. |
Stadyumun yanında ikinci el dükkânı var, eski sınıf arkadaşıyız ve birkaç bira içtik. | Open Subtitles | بقرب ملعب كرة القدم لديه متجر في الجهة المقابلة.. نحنُ زملاء الدراسة القدامى.. وكانَ لدينا بعضاً من الجعة. |
Evet. Dedemin eski şehirde bir saat dükkanı vardı. | Open Subtitles | نعم ، جدي لديه متجر ساعات في المدينة القديمة |
Chesterfield'de küçük bir ayakkabı dükkanı vardı. | Open Subtitles | كان لديه متجر الأحذية قليلا صارمة ضد تشيسترفيلد. |
Licio Gelli'nin Hristiyan Demokratlar'ın Genel Merkezi'nin yakınında bir yatak dükkanı vardı. | Open Subtitles | (ليتشيو جيلي)كان لديه متجر للأفرشة قرب مقر الحزب الديمقراطي المسيحي |
- Tamam. O San Francisco'da. Orada küçük bir dükkanı var. | Open Subtitles | موجود فى سان فرانسيسكو لديه متجر صغير لبيع الكتب |
Müzik merkezinin aşağısında makarna dükkânı var. | Open Subtitles | لديه متجر معكرونة في مركز الموسيقى |
Federal Highway'de bir kaç kuru temizleme dükkanı var. | Open Subtitles | لديه متجر لغسيل الملابس على طريق السريع. |
Federal Highway'de bir kaç kuru temizleme dükkanı var. | Open Subtitles | لديه متجر لغسيل الملابس على طريق السريع. |