"لديه موهبة" - Traduction Arabe en Turc

• yeteneği var
• yetenekliydi
• yetenekliymiş
• yeteneğine sahip
• konusunda yetenekli
• çok yetenekli
• yeteneği vardı
• yeteneği yoktu
• yetenekli olan
• yetenekli komedyensin

İkimizin de özel bir yeteneği var ve bunu seni görür görmez anladım.
كل منا لديه موهبة خاصة و لقد لاحظتها فوراً

Şimdi, burada birinin şahane bir yeteneği var ve ben de onu teşvik etmek istiyorum.
الآن , احدنا لديه موهبة كبيرة و أريد دعمها

Saplantıyı kışkırtmak ve takipçilerini etkilemek için çok iyi bir yeteneği var.
لكن لديه موهبة التحريض على الهوس و جذب الاتباع

Bu bizi ayırdı çünkü genç yaşına rağmen çok yetenekliydi.
‫لأنه كشاب، كانت لديه موهبة رائعة

Gelişmiş patlayıcıları etkisiz hale getirmekte çok yetenekliymiş.
إتضح أن لديه موهبة في إيقاف تشغيل القنابل

Tam tersine ikisi de boş boş konuşma yeteneğine sahip.
بالعكس، كلاهما لديه موهبة الثرثرة

Organizasyon konusunda yetenekli ve yön ve uzam duygusu gelişmiş.
لديه موهبة للتنظيم و إحساس جيد وفضاء واسع للإخراج

Dev bir yeteneği var!
لديه موهبة كبيرة نعم، أحتاج لشعرك الآن

Albay Sharpe'ın imkansızlık için kesin bir yeteneği var efendim.
الكولونيل شارب لديه موهبة المستحيل

Çocuğun bir yeteneği var. Ama henüz belirgin değil.
قالت أن لديه موهبة لم يتم إكتشافها بعد

Cinsel ilişkiye yeteneği var mıymış?
هل لديه موهبة في تمثيل الجماع؟

Ağaç işlerinde yeteneği var görüyorsunuz.
لديه موهبة العمل بالخشب كما ترى

Burada benden başka kimde resim yeteneği var?
اذا، من لديه موهبة فنية بجانبي؟

Nihad çok yetenekliydi.
نهاد، كان لديه موهبة

Oğlunuz doğuştan yetenekliymiş bayım.
ابنك لديه موهبة فطرية يا سيدي.

İnsanları doğru yerlerinden bıçaklama yeteneğine sahip.
"لديه موهبة خاصّة في طعن الناس بالطريقة الصحيحة"

Görüyorsun ya. Strateji konusunda yetenekli.
هل تري, لديه موهبة في التصرف الاستراتيجي

- O çok yetenekli.
هذا الفتى لديه موهبة

O kadar yeteneği vardı, ama ben o yeteneği harcadım.
,كان لديه موهبة عظيمة . وانا بددتها

Calvin'in yeteneği yoktu demiyorum.
كالفين) لديه موهبة)

Bu sefer şansım yaver gitti ve olağanüstü yetenekli olan bir gençle tanıştım.
أثناء إقامتي هنا صادفني حظا طيبا جدا شاب صغير لديه موهبة عظيمة

Bana bak, sen bu şehirdeki en yetenekli komedyensin.
أنظر , أنت أكثر شاب لديه موهبة في الإضحاك في المدينة