Ama dün beni kurtardığında korkmak için bir sebebim olmadığını hatırladım. | Open Subtitles | ولكن بالأمس عند أنقذني، تذكرت أن لدي أي سبب ليكون خائفا. |
Bu salondaki kimseye yalan söylemek için bir sebebim yok. | Open Subtitles | تقول الحقيقة؟ ليس لدي أي سبب للكذب على أي شخص في القاعة |
Ve bunu yapmak için bir sebebim olduğunu düşünmeni istemiyorum. | Open Subtitles | ولم أرغب في أن يكون لدي أي سبب في التفكير بما فعلته |
Ama bunun tetiklediğine inanmak için bir neden yok. | Open Subtitles | و لكن ليس لدي أي سبب للإعتقاد أنها أصبحت مسببة. |
Ve ı bu konuda kimseye anlatmak için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | وأنا ليس لدي أي سبب لأخبار أي أحد عن هذا |
Sana doğruyu söylememek için hiçbir sebebim yok. İkimizin de geleceği buna bağlı. | Open Subtitles | ليس لدي أي سبب لأخبرك بشيء خلاف الحقيقة مستقبل كلانا يعتمد على الأمر. |
Artık seninle yarışmak için bir sebebim yok. | Open Subtitles | ليس لدي أي سبب لأتبارى معك بعد الآن |
Üstelik karımı incitmek için bir sebebim yok. | Open Subtitles | وليس لدي أي سبب لإيذاء زوجتي |
Yaşamak için bir sebebim yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لدي أي سبب لأعيش. |
Gelmemesi için bir neden göremiyorum. | Open Subtitles | ليس لدي أي سبب لاعتقاد غير ذلك |
Size yalan söylemem için bir neden yok. | Open Subtitles | ليس لدي أي سبب لأكذب عليك |
Şimdi sana güvenmem için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | الآن ليس لدي أي سبب كي أثق بكِ |
Sana güvenmemem için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | ليس لدي أي سبب لعدم الثقة بكم. |
Bunu asla bilemiyorum. Bu yüzden de yasamam için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | لذلك ، ليس لدي أي سبب للعيش |
Nasıl hissettirdiğini biliyorum, ama şikayet etmek için hiçbir sebebim yok. | Open Subtitles | أعلم كيف هو هذا الشعور ، لكن ليس لدي أي سبب لأتذمر بشأنه |
Başmeleklerin de farklı olacağına inanmak için hiçbir sebebim yok. | Open Subtitles | ليس لدي أي سبب للاعتقاد أن الملائكة سيكون مختلفا, |
Biz birlikte değiliz, yani sana yalan söylemek için hiçbir sebebim yok. | Open Subtitles | نحن لسنا معا. ليس لدي أي سبب للكذب. |