Bu yüzden, biz bu aracı geliştirirken, onu keşfedici bir araç haline getirmek bizim için önemliydi böylece insanlar bu geniş veri alanını inceleyebilir. | TED | إذن، كان من المهم لنا، عندما كنا نبني هذه الاداة لجعلها أداة استكشافية. لذا الناس ممكن أن يحفرون خلال هذه التضاريس الشاسعة من البيانات. |
böylece insanlar günün tadını çıkartıyorlar. | Open Subtitles | لذا الناس يُمْكِنُ أَنْ فقط، تَعْرفُ، يَتمتّعُ باليومِ. |
Yani daha fazla tarım işçisine ihtiyaç yoktu, böylece insanlar düşük vasıflı endüstri işlerinden alındılar ve daha fazla makine bu işi aldıkça, insanlar düşük vasıflı servis işlerine geçtiler. | TED | لذا أنت لا تحتاج أي من العمال الزراعيين، لذا الناس يتوجهون للعمل في الوظائف منخفضة المهارة، وعندما يُؤخذ هذا بالمزيد والمزيد من الآلات، ينتقل الناس للوظائف قليلة المهارة، |
böylece insanlar bize güvenmeyi öğrenebilirler. | Open Subtitles | لذا الناس يستطيعون الوثوق بنا. |
Bunları tanımlamak zor, böylece insanlar ciddi problemleri olduklarının farkında değiller, fakat ciddi problemleri var. | Open Subtitles | ... من الصعب تشخيصها ، لذا الناس لا يقدرونها على أنها أمراض خطيرة ولكنها كذلك |