İtaatsizlik bir şeyler söylemektir yani... o yüzden itaat ediyor. | Open Subtitles | أن تعصى معناه أن تقول شيئاً، لذا لذا فهو يطيع |
o yüzden onun hep eğrinin sağında kaldığından emin olması lazım. | TED | لذا فهو بحاجة لتأمين ما إذا كان حقاً على الطرف الأيمن من هذا. |
Belli ki, Williamson'a güvenmiyormuş o yüzden, ağzına kadar elmasla dolu çanta vermek yerine bu pis aşağılık herif ona bir not iliştirilmiş, cam dolu bir çanta vermiş. | Open Subtitles | و الواضح, انه لا يثق بوليامسون لذا فهو بدلا من اعطائه كيس ملئ بالماس هذا اللعين أعطاه كيس |
bu yüzden usta bir iletişimci ve hikâyesine seyirciyi dahil ediyor. | TED | لذا فهو المتحدث الأعظم، ويحكي قصة للإبقاء على تركيز جمهوره. |
Spor çantasından çıkarılmış bir şeymiş gibi olmasını istedik, bu yüzden gayet kullanışlı oldu. | TED | أردناه أن يصنعه بشكل كأنه سحبه من حقيبة النادي، لذا فهو نافع إلى حد ما في هذا الصدد. |
- Baban sana çarpan adamı ona arattırıyor. yani yalnız değil. | Open Subtitles | جعله والدكِ يبحث عن الرجل الذي صدمكِ، لذا فهو ليس وحيداً. |
o yüzden porno kiralıyor. Bence, bu çok ilginç bir çalışma olacak. | Open Subtitles | لذا فهو يستاجر افلام خليعة,اعتقد ان هذة ستكون مادة شيقة جدا. |
Fobi gibi çok eski terimler kullanıyor, o yüzden 40 yaşlarında olabilir. | Open Subtitles | انه يستخدم مصطلحات قديمة مثل خوف مرضي لذا فهو غالبا في الاربعينيات من عمره |
Birçok kültüre göre tuz saflığın simgesidir. o yüzden saf ve doğal olmayanlar tuzdan sakınır. | Open Subtitles | , في معظم الثقافات , الملح رمز الصفاء لذا فهو يبعد الأشياء الغير طبيعية و العكرة |
O ilerde kral olacak. İnsanlar ondan çok şey bekliyor. o yüzden çok baskı altında. | Open Subtitles | انه ملك المستقبل الناس تأمل فيه خيراً لذا فهو تحت ضغط كبير |
Ama o Tanrı, o yüzden elbette ne yapacağımızı önceden bilir. | Open Subtitles | ما عدا أنه إله بالطبع، لذا فهو يعلم بما سوف نفعله قبل أن نفعله |
Bir işte uzun süre tutunacak sosyal beceriden yoksun, o yüzden muhtemelen gündelik ve geçici işler yapıyor. | Open Subtitles | ليس لديه المهارات الإجتماعية اللازمة للبقاء في عمل ما لمدة طويلة لذا فهو على الأرجح عامل مؤقت ليوم بارع في أي شيئ مؤقت |
Ben bu markayı hep severdim, o yüzden yeni bir şey değil. | Open Subtitles | حسناً ، لطالما أحببتها لذا فهو ليس بالشيء الجديد |
Çok az miktar benzin harcanır, fakat bildiğiniz gibi tarımcılıkta karbon ayak izi vardır ve bu balıkçılıkta daha azdır, bu yüzden çevreyi daha az kirletir. | TED | يحتاج إلى القليل من الوقود، لكن كما تعلمون، قد تكون للفلاحة بصمة كربونية، وللسمك واحدة أصغر بكثير، لذا فهو أقل تلويثا. |
bu yüzden bizden davacı olmayacak. | Open Subtitles | متخلفين عقلياً، لذا فهو لن يطالب بأي تعويض |
Rommel bunun farkında, bu yüzden askeri araçlarını nehirden geçirmeye çalışacak. | Open Subtitles | و رومل يعرف ذلك و لذا فهو يحاول نصب أسلحته عبر نهر ميرديريت في أيّ مكان قدر المستطاع |
Rommel bunu biliyor bu yüzden zırhlılarını Merderet üzerinden geçirip bir yerlerde pozisyon alarak çıkarma birliklerimizi, Cherbourg'a doğru sağa dönerken kanatlardan vurmak istiyor. | Open Subtitles | و رومل يعرف ذلك و لذا فهو يحاول نصب أسلحته عبر نهر ميرديريت في أيّ مكان قدر المستطاع |
Sebze üretiminde giderek yükseliyor, bu yüzden birden iyi bir av oldu. | Open Subtitles | يبدو أنه ينتقل للأنتاج لذا فهو يصبح صيدا تماما |
Bu otel sadece gece yarısına kadar açık, yani kalmak için bi otel değil. | TED | يفتح أبوابه للنزلاء حتي منتصف الليل فقط، لذا فهو الأمكنة التى يتعذر عليك الإقامة فيه. |
yani belki de, salonun dördüncü sırasına kadar olan kısmı kadar alan kaplayacak. | TED | لذا فهو يصغر هذا المسرح ربما للصف الرابع من الجمهور. |