Onun hakkında yapılacak bir açıklama Başbakan için ağır sonuçlar doğurabilir. | Open Subtitles | دعم علنى له قد يكون له عواقب سياسية خطيرة لرئيس الوزراء |
Onun hakkında yapılacak bir açıklama Başbakan için ağır sonuçlar doğurabilir. | Open Subtitles | دعم علنى له قد يكون له عواقب سياسية خطيرة لرئيس الوزراء |
Ben, Başbakan adayı Kwon Yul'un Özel Kalemi Kang In Ho. | Open Subtitles | انا كانغ ان هو السكرتير العام لرئيس الوزراء المرشح كوان يول |
Gazetelere göre; aynı zamanda gerçekleşmiş olan Başbakanın ölümünden daha onulmaz bir acı. | Open Subtitles | تقول الصحف بأنها خسارة لايمكن علاجها أكثر من الموت الحديث لرئيس الوزراء |
Başbakanın sağ kolunu hiç yazmamış olabileceği bir makaleye dayanarak saflarımıza katabileceğini düşünüyorsun yani. | Open Subtitles | إذن .. تعتقدين أن بإمكانك تحويل الذراع اليمنى لرئيس الوزراء |
Ama generaliniz başbakana 72 saat içinde onları silahsız hale getireceğimizin garantisini vermişti. | Open Subtitles | لكن رئيس الأركان أكد لرئيس الوزراء أن عملية نزع السلاح ستستغرق 72 ساعة فقط |
alttaki fotoğrafta İsrail'de Başbakan Begin ile duyma engelli bir askeri görüyorsunuz. | TED | والصورة السفلى لرئيس الوزراء بيجن مع جندي أصم في إسرائيل. |
14 dakika içinde, Başbakan'la toplantıya gireceğim. | Open Subtitles | خلال أربعين دقيقة , يتوقع أن أعطي ملخصا لرئيس الوزراء |
Başbakan'a adil bir uyarıda bulundum, ve bunu yerine getirmekte kararlıyım. | Open Subtitles | لقد أعطيت تحذيراً واضحاً لرئيس الوزراء وأنا أنوى تنفيذه |
Nasıl olur da, Başbakan Zhuge size bu şekilde davranabilir? | Open Subtitles | كيف لرئيس الوزراء زهووغ أن يعاملك بهذا الشكل؟ |
Beni Başbakan Yardımcısı yapmayacaklar. | Open Subtitles | و هو أمر لن يجعل مني نائبا لرئيس الوزراء |
Saat dörde üç saat kala, Başbakan için zaman daralıyor. | Open Subtitles | قبل ان تبدا مع الموعد النهائي لم يتبقى على الساعه الرابعة إلا 3 ساعات 'الوقت ينفذ بالنسبه لرئيس الوزراء |
Bir şey kaçırmamışımdır umarım. Başbakan kriz hakkında nutuk çekiyor. | Open Subtitles | أرجو أنّي لم أفوّت أيّة ثرثرة لرئيس الوزراء عن هذه الأزمة |
Avraham bence Başbakan İzak Şamir ve önceki Başbakan Begin için güvenlik çemberindeki en önemli isimdi. | Open Subtitles | أعتقد أنه كان لرئيس الوزراء اسحق شامير وقبله، بيغن الشخص الأكثر أهمية في دائرة أمنهم |
Başbakan'ı arayıp buraya erken gelmesini, çünkü eve gidip çocukları doyurmam gerektiğini mi söyleyeyim yani? | Open Subtitles | لا أستطيع ان اقول لرئيس الوزراء ان يحضر قبل موعده لاني يجب ان أذهب للبيت |
Bana sorarsan ölü askerler, bizim savaş atlımızın Başbakan olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | لو سألتني، الجنود الميتة ربما تشير لرئيس الوزراء كفارس للحرب |
Başbakan hakkındaki alaycı taşlamanın olduğu kısma bayıldım. | Open Subtitles | . أحببت تحليلك الساخر لرئيس الوزراء |
- Bu çok tuhaf. Başbakanın ofisinden biri lobide. | Open Subtitles | غريب يوجد بالبهو مندوب لرئيس الوزراء |
Bir İngiliz memur, Başbakanın sağ kolu | Open Subtitles | موظف بريطانى اليد اليمنى لرئيس الوزراء |
Başbakanın insani bir yönü olabilir mi? | Open Subtitles | هل لرئيس الوزراء ان يكون انسان؟ |
Bunu direk başbakana bildireceğim. | Open Subtitles | سأبلغ بهذا لرئيس الوزراء |