Tamam, iyi gidiyorsun. En azından yaranı kendin dikmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | لا بأس، أنتَ تبلي حسناً على الأقل لستَ مضطرّاً لتخيطه بنفسك |
İstemiyorsan gitmek zorunda değilsin. Fikrin değişti diye ayıplayacak değiliz. | Open Subtitles | لستَ مضطرّاً للذهاب ما لم ترغب فلا عيب في التراجع |
Bununla yalnız başına baş etmek zorunda değilsin. Sana yardım edebilirim. | Open Subtitles | لستَ مضطرّاً للتعامل مع ذلك وحيداً، بوسعي مساعدتك |
Özlü, ağlatan elden ele aşk mektuplarına ve bu arada, gerçekten beni dinlemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | الخطابات العاطفية الفياضة، و حقاً لستَ مضطرّاً على الإصغاء إليّ. |
Tabii her şey dahil. Ekstra hiçbir ücret ödemeniz gerekmiyor. | Open Subtitles | كلّها متضمّنة طبعاً، لستَ مضطرّاً إلى دفع أي مبالغ إضافيّة |
Kaldığımız her otel odasına bunu söylemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | حسناً، لستَ مضطرّاً لقول ذلك في كلّ غرفة فندقٍ ننزل فيها. هذه مجرّد لباقة. |
Benden hoşlanmak ya da benimle zaman geçirmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | ,أنتَ لستَ مضطرّاً أن تحبّني .أو تقضي وقتاً معي |
- Hemen cevap vermek zorunda değilsin. | Open Subtitles | لستَ مضطرّاً للإجابة الآن. أريدكَ أن تفكّر بالأمر و حسب. |
Birinin sana yaşayacağın bir yer vermesini beklemek veya dışarıda yaşamak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لستَ مضطرّاً لتنتظر شخصاً يعطيك داراً، أو لتعيش في العراء بعد الآن. |
Ama saklanmak zorunda değilsin. Storybrooke'ta sana değer veren insanlar var. | Open Subtitles | لكنْ لستَ مضطرّاً للاختباء ففي ''ستوري بروك'' مَنْ يهتمّ لأمرك. |
Onunla bir yere gitmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | لستَ مضطرّاً لتذهبَ لأيّ مكانٍ معه |
Bunu yapmak zorunda değilsin. İçinde iyilik var. | Open Subtitles | لستَ مضطرّاً لفعل هذا فهناك خيرٌ بداخلك |
- Yalnız yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لستَ مضطرّاً لفعل أيّ شيء لوحدك |
- Girmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | لستَ مضطرّاً لذلك |
İkisi de olmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لستَ مضطرّاً لتكون كليهما |
Bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لستَ مضطرّاً لفعل هذا |
Bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لستَ مضطرّاً لفعل هذا |
Bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لستَ مضطرّاً لفعل هذا |
Bana yalan söylemen gerekmiyor. | Open Subtitles | لستَ مضطرّاً للكذب عليّ |
Onu incitmen gerekmiyor. | Open Subtitles | لستَ مضطرّاً لإيذائها |
Çok tatlısın ama bana bebek muamelesi yapmana gerek yok, ben iyiyim. | Open Subtitles | إنّك لطيف، ولكنّك لستَ مضطرّاً لرعايتي، فأنا بخير |