"لستَ مضطرًّا" - Traduction Arabe en Turc

• zorunda değilsin
• gerek yoktu
• yapmana gerek yok
• vermen gerekmiyor

Sabah akşam benimle olmak zorunda değilsin gerçi battaniyeye hayır demem.
لستَ مضطرًّا لملازمتي وخدمتي، إلّا أنّي لن أعترض إن أعطيتني بطانيّة.

Ama artık yapmıyorum. Sen de yapmak zorunda değilsin.
لكنّي لم أعُد كذلك وأنتَ أيضًا لستَ مضطرًّا لهذا

Sebebini söylemek zorunda değilsin. Yalan söyleme yeter.
لستَ مضطرًّا لإخباري بالسبب، لا تكذب عليّ فحسب.

Duygularım incindi be... Öyle kötü bakmana gerek yoktu.
هذا يؤلم يا صاح، لستَ مضطرًّا لترنو إليّ بتلك النظرة الدنيئة.

Bunu yapmana gerek yok. Dünyayı eski hâline çevirebiliriz.
لستَ مضطرًّا لفعل هذا يا صاح، تمكننا إعادة العالم لسابق عهده.

Bunları yapmak zorunda değilsin biliyorsun değil mi?
تعلم أنّك لستَ مضطرًّا لفعل كل هذا، صحيح؟

Hayatını geçmişinin yüküyle yaşamak zorunda değilsin.
"لستَ مضطرًّا إلى عيش حياتكَ مع عبء ماضيكَ"

İstediğini yaptım. Bizi öldürmek zorunda değilsin.
فعلت ما أردت، لستَ مضطرًّا لقتلنا.

Yardım etmek zorunda değilsin.
لستَ مضطرًّا للمساعدة.

Beni ikna etmek zorunda değilsin.
لستَ مضطرًّا لإقناعي.

Söylemek zorunda değilsin.
لستَ مضطرًّا لذلك.

Moralimi düzeltmek zorunda değilsin.
لستَ مضطرًّا لتروّح عنّي

Kai, bunu yapmak zorunda değilsin. Beni dinle...
(كاي)، لستَ مضطرًّا لفعل هذا، أنصت إليّ!

Okumak zorunda değilsin.
لستَ مضطرًّا لقرائته.

Bunu yapmak zorunda değilsin Nik.
لستَ مضطرًّا لفعل هذا يا (نيك).

Connor, bunu yapmak zorunda değilsin.
(كونر) لستَ مضطرًّا لفعل ذلك

- Eugene, bunu yapmak zorunda değilsin.
-يوجين)، لستَ مضطرًّا لذلك) .

Gidişata sen karar veriyormuşsun gibi hissedeceksin diye kendini hareket hâlindeki bir araçtan atmana gerek yoktu.
لستَ مضطرًّا للقفز من سيّارة سائرة لتشعر أنّك سيّد نفسك.

Açıklama yapmana gerek yok. Senin suçun değildi.
لستَ مضطرًّا للتبرير، فإنّه لم يكُن ذنبك.