Sevgilim ya da öyle bir şeyim olarak gelmene gerek yok. | Open Subtitles | لست مضطراً إلى أن تأتي بصفتك صديقي أو ما شابه |
Ne kadar küçük bir olasılık olursa olsun... o kızın beni tanımasından... endişe etmene, bunu dert etmene gerek yok. | Open Subtitles | لست مضطراً إلى القلق أو الانزعاج بشأن... فيما يتعلق بتعرف تلك الفتاة علي لا يهم إن كان هناك أقل احتمال |
Benden bir şey saklamana gerek yok. | Open Subtitles | لست مضطراً إلى إخفاء شيء عني. |
Söz konusu çocuklar olduğunda tam saydamlık bekliyorum evet ama bunun dışında benimle bir şey paylaşmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | أجل، أريد الشفافية التامة لكن عدا عن ذلك لست مضطراً إلى إخباري بأي شيء |
Bunu yapmak zorunda değilsin! | Open Subtitles | حسناً، لست مضطراً إلى القيام بهذا |
Benimle bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لست مضطراً إلى فعل ذلك معي حبيبي |
Hemen karar vermeme gerek yok. | Open Subtitles | لست مضطراً إلى اتخاذ القرار الآن. |
İstemene gerek yok. | Open Subtitles | لست مضطراً إلى الطلب. |
Ona saldırmana gerek yok. | Open Subtitles | لست مضطراً إلى مهاجمته. |
Bir şey açmana gerek yok. | Open Subtitles | لست مضطراً إلى قول شيء. |
Gitmene gerek yok. | Open Subtitles | ... لست مضطراً إلى أن تغادر أو أي شيء |
Görmek zorunda değilsin bebeğim. | Open Subtitles | لست مضطراً إلى ذلك |
- Ward! - Yapmak zorunda değilsin. Seçme şansın var. | Open Subtitles | (وارد) لست مضطراً إلى فعل هذا أنت تملك خياراً! |
İnsanlara vurmak zorunda değilsin! | Open Subtitles | لست مضطراً إلى ضرب الناس |
-Bunu yapmak zorunda değilsin, biliyorsun. | Open Subtitles | - تعرف أنك لست مضطراً إلى القيام بهذا. |
Benimle gelmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | لست مضطراً إلى مرافقتي. |
Bunu yapmak zorunda değilsin Mick. | Open Subtitles | لست مضطراً إلى فعل ذلك يا (ميك). |