Bu, yeni bir çeşit kerata. Lord Hazretleri için almıştım. | Open Subtitles | إنه نوع جديد من قرن الأحذية اشتريته لسيادته |
Bize bir araba verecekler. Lord Hazretleri'ne çay ikram edeceğim sonuçta. | Open Subtitles | سيسمحون لي بأخذ سيارة بما أنني سأقدم الشاي لسيادته |
Bu durum Lord Hazretleri'ne öyle davranması için pek bahane vermiyor. | Open Subtitles | هذا لا يعطي لسيادته عذراً للتصرف هكذا |
Ayrıca acaba, faturayı Lord Hazretlerine gönderebilir misiniz, diye sormak istedim. | Open Subtitles | وأيضا لأطلب منك لو تكرمت بإرسال الفاتورة لسيادته. |
Bay Molesley'den Lord Hazretleri'ne iyi haberi verdiğini duydum. | Open Subtitles | علمت من سيد (موليسلي) بأنك نقلت نبأ سار لسيادته |
Lord Hazretleri ve Bay Murray'e giden mektuplar aynı hikayeyi söylüyordur. | Open Subtitles | لابد أن الرسالة لسيادته وللسيد (موري) تقول نفس الشيء |