Ailesinden çok daha önemli bir şeyin peşinde olduğuna eminim. | Open Subtitles | لا بد أنهما شيءٌ ثانويٌ بالنسبة لشيءٍ أكبر تسعى إليه. |
Ama, tahmin edildiği gibi, Almanlar benzer bir şeyin üstünde çalışıyordu. | TED | لكن، وبشكلٍ متوقّع، كان الألمان يخططون لشيءٍ مماثل. |
Ünlü psikolog Martin Seligman'e göre anlam, kendinin ötesinde ki bir şeye hizmet etmekten ve ait olmaktan ve içindeki en iyiyi geliştirmekten geliyor. | TED | عالم النفس الشهير مارتن سيليغمان يقول مغزى الحياة يأتي من الأنتماء لشيءٍ وخدمة شيءٍ غير نفسك ومن تطوير أفضل ما لديك. |
bir şeye sırf zehir diyoruz diye kötü olması gerekmiyor. | Open Subtitles | إن تصنيفنا لشيءٍ ما على أنّه سم لا يعني بالضرورة أنّه ضارّ |
Patronunun ölümü gibi ufak şeylerin partiyi engellemesine izin veremezsin. | Open Subtitles | لا يُمكن السماح لشيءٍ تافه مثل وفاة رئيسكِ بإعتراض الإحتفال. |
Fakat hiçbir şey ilk kâşifleri ileride karşılaşacakları şey için hazırlamış olamazdı. | Open Subtitles | كان لا يُمكن لشيءٍ تجهيز أولئك المستكشفين الأوائل لما هم بصدد مواجهته |
Buradaki herkesin bir şeylere ihtiyacı var, ama karşılığında bir şeyler sunabilirler. | Open Subtitles | الجميع هنا يحتاج لشيءٍ ما لكنّهم يسعهم عرض شيء أيضاً |
Bilmiyorum ki Tanrı yaptığım bir şeyden ötürü... bir şeyler yapmam için yönlendiriyor mu beni, ama... senin hayatın önünde eriyip gitmen gösteriyor ki sen damgalanmışsın bir kere... ve ben yanlış davranışlarımdan dolayı cezalandırılıyorum. | Open Subtitles | لا أعلم هل أنّ الآلهة تحاول أن تعاقبني لشيءٍ قد فعلته ولكن حياتك العابرة تثبت لي أنّك ملعون |
Bir şeyin intikamı olabilir belki de. Belki bildiğimizden de fazlasıdır. | Open Subtitles | ربما يكون ذلك انتقامٌ، لشيءٍ ما ربما أكثر مما نعرف |
Beyler, öğrendiğim tek bir şey varsa o da cinayet gibi küçük bir şeyin eğlenceye engel olmasına izin vermemektir. | Open Subtitles | سادتي، لو كنتُ قد تعلّمتُ شيئاً واحداً، فهو عدم السماح لشيءٍ تافه كالقتل أن يعترض طريق إمضاء وقتٍ طيّب. |
Kaçak avcılar da hayvanın içini temizlemeden bırakmaz, tabi başka şeyin peşinde değillerse. | Open Subtitles | و معظم الصيّادين لن ، يقطعوا أحشاء الحيوان، أيضاً . إلاّ إن كانوا يسعون لشيءٍ آخر |
Bu çantadaki her şey, tüm malzemeler daha büyük bir şeyin parçası olabilir. | Open Subtitles | وكل شيء في هذه الحقيبة، إنها كل الأشياء التي من الممكن أن تكون لشيءٍ أكبر |
Üstelik kitaplardan biraz daha kesin bir şeye ihtiyacım olacak. | Open Subtitles | ولكن خاصةً، الثمانينات وسأحتاجٌ لشيءٍ أكثر دقةً من الكتب |
NSA'e sızıp, sırlarını halka açıklayacaksam Twitter'dan başka bir şeye ihtiyacım olacak. | Open Subtitles | إن كنت سأتسلّل إلى وكالة الأمن القوميّ و أخرج جميع أسرارهم للعلانيّة . ''عندها سأحتاج لشيءٍ أفضل من ''تويتر |
..onlara mutluluklar dilerim. bir şeye ihtiyacın olursa beni aramaktan çekinme. | Open Subtitles | في حال احتجتِ لشيءٍ لا تترددّي بالإتّصال بي. |
Evet, yok. Kaynaklarını değerinin altında göstererek başka bir şeye dönüştürmeye çalışıyorlar. | Open Subtitles | كلاّ، لا يملكون، ولكنّهم يملكون أصولاً بسيطة يمكن تحويلها لشيءٍ هائل |
"Zenciler" sürekli bir şeylerin peşindeler. Sen de öyle. | Open Subtitles | الزُنوج دائماً يُخَطِطونَ لشيءٍ ما، و كذلكَ أنت |
Kutup ayılarının inanılmaz duyarlı bir koku algıları vardır ve bu sayede güzel bir şeylerin kokusunu aldı. | Open Subtitles | تمتلك الدببة القطبية حاسّة استنثائية حادة من الشم. وقد اشتمت هبّةً ضعيفة لشيءٍ واعد. |
Fakat hiçbir şey ilk kâşifleri ileride karşılaşacakları şey için hazırlamış olamazdı. | Open Subtitles | كان لا يُمكن لشيءٍ تجهيز أولئك المستكشفين الأوائل لما هم بصدد مواجهته |
Böyle bir şey için ne kadar hazır olabilirlerse tabii. | Open Subtitles | بقدرما يُمكنّهم الشعور بالجهوزية لشيءٍ كهذا |
Bu sadece neden yalancılardan nefret ettiğimizi açıklamıyor aynı zamanda neden inanacak bir şeylere ihtiyaç duyduğumuzu da açıklıyor. | Open Subtitles | لكنّه، يفسر أيضاً لم نتوق . نحن معشر البشر لشيءٍ نؤمن بِه |
Ve her şeyin farklı şeylere dönüştürülebileceğini. | Open Subtitles | أو يمكن تحويله لشيءٍ آخر |
Kablolu kanalda yayınlanan bir şeyden kopyalanan kılıca fiyat biçmek zor. | Open Subtitles | من الصعب أن نضع ثمناً لشيءٍ يمثل نسخة عن شيءٍ يظهر على قنوات الكيبل المأجورة |