Yani şimdilik, çünkü saatinizi atardamarınıza zarar vermeden çıkarma riskini göze alamadık. | Open Subtitles | تقريباً لم نتمكن من نزع القطعة المعدنية دون تعريضك لضرر بشرايين الذراع |
Polisin cevap vermeme ihtimali olduğu gibi, sonucunda önlenebilir zarar meydana geldiğinde de herhangi bir kanuni çözüm yolu bulunmamakta. | TED | ولن يكون هناك احتمال عدم إجابة الشرطة فقط، بل ستبقى بدون تعويض قانوني إذا ما تعرضت لضرر لا يمكن تلافيه نتيجة لذلك. |
Daha da kötüsü, payroteknikler paraşütleri kontrol etmezse... yada zarar gördü ise, paraşütler hiç açılmayabilir, | Open Subtitles | و أسوأ من ذلك أن أجهزة التحكم في المظلات تعرضت لضرر فربما لا تفتح المظلات مطلقا |
Bu tedavi hafızaya zarar veriyor. Bazı şeyleri unutmaya başlaman hepimizin yararına olur. | Open Subtitles | العلاج كان فكرتها , لضرر الذاكرة وأفضل صالح لنا |
Ve ben bile, bir insana zarar vermeden bıçaklayabilir miydim... bilmiyorum. | Open Subtitles | و لا أعلم إذا ما كان ممكناً إيجاد طريقة لطعن رجل دون أن تؤدي لضرر حقيقي |
Federal ajanlar reaktörün çekirdeğinin zarar görmüş olabileceğini söylüyorlar. | Open Subtitles | عملاء فيديراليون قالوا أن قلب المفاعل ممكن تعرض لضرر. |
Kemiğin fazla zarar görmediği için şanslısın. | Open Subtitles | لحسن الحظ أن عظمكِ لم يتعرض لضرر |
Tina onun kadar zarar görmedi. | Open Subtitles | تينا لم تتعرض لضرر كبير بقدره |
Sana şu an zarar vermeyi düşünmüyor. | Open Subtitles | انه لا يخطط لضرر بك الان |
Birkaç çürüğe neden olacak; ancak gerçek bir zarar veremeyecek kadar baskı uygulayabilirler. | Open Subtitles | {\cH318BCB\3cH2A2AAB} يحزمون منها مغلفاً {\cH318BCB\3cH2A2AAB} لكنها مصممة ألا تؤدي لضرر كبير {\cH318BCB\3cH2A2AAB} أبعد من الخدش وبعض الكدمات |
- Michael'a zarar gelmeyecek. | Open Subtitles | - لن يتعرض مايكل لضرر |