"لضوء" - Traduction Arabe en Turc

    • ışığına
        
    • ışığa
        
    • ışık
        
    • ışığı
        
    • ışığında
        
    • ışınlayacak
        
    • ışığından
        
    Başında sen olsaydın onaylardım Nathan. Ama Genç Pennell'ın gün ışığına ihtiyacı var. Open Subtitles اتفق معك "ناثان" لو انت القائد . و لكن "بينيل" بحاجه لضوء النهار
    Güneş ışığına bir prizmadan baktığınızda onun tayfını görürsünüz. Open Subtitles إذا نظرتم لضوء الشمس خلال منشور سترون طيفه
    Fakat Kurt ay ışığına ihtiyaç duyuyor! Ay ışığından yapılmış. Open Subtitles لكن الذئب يحتاج لضوء القمر، فهو مخلوق منه
    Karadeliğin kendisini göremesek de, karadeliğin kütleçekimsel enerjisini, gördüğümüz ışığa çevirebiliriz. TED لذلك لا يمكنك رؤية الثقب الاسود نفسه ولكن يمكن ان تحول الطاقة الجاذبة للثقب الاسود لضوء يمكنك رؤيته
    Doğal ışık, yeşil alan ve daha geniş alana ihtiyaç duyuyorlar. Open Subtitles إنهم في حاجة لضوء طبيعي ومساحات خضراء ومساحة أكبر.
    Yani girdiğimiz gibi perdeleri hızlıca çekip içerisini güneş ışığı ile dolduracağız. Open Subtitles لذا نقتلع الستائر بينما نمر. نعرض المكان لضوء الشمس ومن ثم نختفي.
    Bu nedenle; asla Metanoya ya da din değiştirmenin ışığında olmazlar. Open Subtitles . ولن يتعرضوا ابداً لضوء الشفاء . او يتحولوا إلى الأفضل
    Güneş ışığına alerjileri olduğunu söylediler Open Subtitles لقد قالو لى بانهم لديهم مرض نادر, مرض منعهم من اى تعرض لضوء الشمس
    Bir gezegenin ışığına bakmaya çalıştığınızda bir yıldız ışığının hemen yanında yıldız bu gezegenden yüzlerce, binlerce kez daha parlaktır. Open Subtitles عندما تحاول النظر لضوء كوكب قُرب ضوء نجمٍ فإن النجم ألمع مئات آلاف المرّات
    Ben onları gün ışığına çıktıklarında ölüyorlar sanıyordum. Açlık Oyunları ne oluyor? Open Subtitles ظننت أنهم يموتون بمجرد تعرضهم لضوء النهار أو شيء كهذا.
    Ama dinozorlar yok olunca gün ışığına çıktılar ve uzun çağlar süresince, ağaç dallarında yeni yaşamlar kurdular. Open Subtitles لكن حين إنقرضت الديناصورات خرجوا لضوء النهار و على مر العصور صنعوا حيوات جديدة
    Belki bu yüzden gün ışığına karşı bu kadar hassaslar. Open Subtitles قد يكونون حساسين لضوء الشمس. فلننتظر ذهابهم.
    Annemi çağırın lütfen. Açın şu panjurları. Güneş ışığına ihtiyacım var. Open Subtitles رجاءً، اجلبن لي أمي افتحن المصاريع، أحتاج لضوء النهار
    Kimse kemiklerinde hissettiğin keder hakkında sızlanmanı dinlemek istemiyor Ancak kemiklerim dedi ki "Tyler Clementi, Hudson Nehrine daldığında tamamen yalnız olduğuna ikna olmuştu." Kemiklerim dedi ki "şiiri yaz." Loş ışığa. TED لا أحد يريد أن يسمع بكاءك على الألم الذي بداخلك ولكن داخلي يقول "غطس تايلر كليمنتي في نهر هدسون وهو متيقن أنه كان وحيداً تماماً." يحثني داخلى قائلاً: "اكتبي القصيدة" لضوء المصباح.
    Onlar var ki, bir daha gece görmeyecek ve ne ışığa ne güneşe ihtiyaçları olacak. Open Subtitles "لن يأتى الليل مرة أخرى" ولن يحتاجون بعد الأن" "للمصابيح او لضوء الشمس
    Bu, hidrojen atomlarının yaydığı radyo dalgalarının, ışık dalga boyudur. Open Subtitles و هو الطول الموجي لضوء موجات الراديو المنبعثة من ذرات الهيدروجين.
    "Lucifer, Latince'de 'ışık veren' anlamındadır. " Open Subtitles ابليس باللغة اليونانية تعني مانح لضوء
    Evet, bu çok fazla gün ışığı için yerin altına alıyoruz yapay gün ve gece ayırmak zorunda kaldık. Open Subtitles نعم، نحن أيضا أقل بكثير السطح لضوء النهار، لذلك علينا أن ترسيم أيام الاصطناعية والليالي.
    Bu kamera zaten ultraviyole ışığı için doğru dalga boyunu yansıtıyor. Open Subtitles تطلق الكاميرا بالفعل الطول الموجي الصحيح لضوء الأشعة فوق البنفسجية
    Bana ay ışığında yürüyüş teklif etti golf sahasında. Open Subtitles وطلب مني أن أذهب لضوء القمر المشي على ملعب للجولف.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus