Babamın yardım için, çiftlik işlerinde becereksiz ve hayatta kalan tek oğlu olan, benden yardım istemek zorunda olması, içimde bir hüzün yarattı. | Open Subtitles | معرفة أنّ أبيّ قد لجأ إليّ لطلب المساعدة ابنه الوحيد .. الابن الذي اعتاد على رؤيته في المزرعة .. قد أشعرني بالحزن .. |
Seni o kadar hızla yer ki, sen yardım için... bağırana kadar bir bakmışsın şahinin kıçındasın. | Open Subtitles | إنه يأكلك بسرعة قبل حتى أن يكون لديك وقت تصرخ لطلب المساعدة |
Eğer SOS'u gönderenler bunlarsa, yardım istemek için değişik bir yöntemleri var. | Open Subtitles | إن كانوا من بعث بنداء الاستغاثة ، فلديهم طريقة غريبة لطلب المساعدة |
Parti için geldim, yardım istemek için değil. | Open Subtitles | أنا جئت من أجل الحفل، أن لست هنا لطلب المساعدة .. |
Duyduğuma göre müttefik küçük köyler sık sık Yardım istemeye geliyorlarmış. | Open Subtitles | سمعت أن القرى الصغيرة والمتحالفة تأتي هنا غالباً لطلب المساعدة |
Odama döndüm, silahı dışarı koyup yardım çağırmaya gittim. | Open Subtitles | ثم عدت لمكتبي و و ضعت السلاح في الخارج و ذهبت لطلب المساعدة |
yardım çağrısı olmayacak | Open Subtitles | ليس هناك طريقة نجرى اى اتصال لطلب المساعدة |
yardım için bana geldiğine göre başın epey dertte olmalı. | Open Subtitles | حسناَ ، يجب ان تكوني في مشكلة حقيقية للمجئ هنا لطلب المساعدة |
yardım için bu numarayı arayabileceğimi söylediler. | Open Subtitles | أخبروني أني أستطيع الإتصال لطلب المساعدة |
Bakın, Bay Gerst yardım için geldi, biz de doktor olduğumuza göre, onu saygıdeğer bir şekilde tedavi etmeye çalışmaya ne dersiniz? | Open Subtitles | الان ، السيد قيرست جاء لطلب المساعدة وكلنا أطباء لذا ماذا لو حاولنا وعاملناه مع شي من الكرام والاحترام؟ حسنا ؟ |
Sanırım, dün yardım için gelen kızları ile bir alakası var. | Open Subtitles | أعني ، أنا أفترض أن لهذا صلة بإبنتهم . التي أتت لطلب المساعدة بالأمس |
Artık yayın yapılabilir durumdaydı. Ve yardım için çağrı yaptılar. | Open Subtitles | "باتت موجات الأثير مفتوحة الآن وأجرى الناجون الاتصال لطلب المساعدة" |
Anne, yardım için arasaydın ya. | Open Subtitles | أمي كان يجب أن تتصلي لطلب المساعدة أيها النقانق العجوز السخيفة. |
Akabinde hisse fiyatları artınca da yardım istemek için çok geçti. | Open Subtitles | وبعدها عندما ارتفعت الأسهم كان فات الأوان لطلب المساعدة |
yardım istemek için kullanabilecekleri bir şey. | Open Subtitles | إن الشيء الوحيد الذي يمكن أن لقد استعملت لطلب المساعدة مع. |
Bu yardım istemek için oldukça kolay bir yoldu. | TED | وهذه أبسط طريقة لطلب المساعدة |
Sadece çaresiz olduğum için Yardım istemeye geldim. | Open Subtitles | لقد اتيت اليك فقط لطلب المساعدة لأني كنت يائسة |
Adamın biri onu kanlar içinde bulmuş yardım çağırmaya gitmiş, polisler vardığında, sadece kan izlerini bulabilmişler. | Open Subtitles | رجل وجده ينزف و ذهب لطلب المساعدة ولكن عندما الشرطة أخيراً وصلوا إلى هناك كل ما تبقى منه كان آثار دمائه |
Her intiharı yardım çağrısı olarak yorumlamam. | Open Subtitles | لستُ مقتنعاً أنّ الانتحار هو دائماً طريقةٌ لطلب المساعدة |
Meşru müdafaa birliği kurmak için Masurenlilerden yardım talep ettin mi? | Open Subtitles | أردت الماسوريين لطلب المساعدة ؟ لتشكيل لجنة دفاع ؟ |
-Gidip yardım çağırayım. -Hayır lütfen! | Open Subtitles | ساذهب لطلب المساعدة لا، ارجوك |
Böyle bir şeyi hiç görmemiştim. Bu yüzden Internet üzerinden- yardım istedik. nasıl olmuş? | Open Subtitles | أنا لم أرى بنفسى مثل هذا من قبل لهذا نشرنا الحالة على الإنترنت لطلب المساعدة |
- Hayır, olmaz. Birinin başarması gerek. Biri gidip yardım getirmeli. | Open Subtitles | شخص يجب أن يذهب خلالها أي شخص لطلب المساعدة |