Galya'ya döndüğünden beri birçok evlilik teklifi aldı– fakat kendini işine adamaya karar verdi, en azından şimdilik. | TED | تلقت العديد من عروض الزواج منذ عودتها إلى غال لكنها قررت أن تكرس نفسها لعملها على الأقل في الوقت الحالي. |
Point civarında sörf yapıyor ve işine gitmeden önce benim duşumu kullanıyor. | Open Subtitles | إنها تركب الأمواج فحسب بهذا المكان ثم تستحم وتذهب لعملها |
Sen tanıdığım işine en sadık iç mimarsın. | Open Subtitles | انت اكثر مهندسة ديكور مخلصة لعملها على الاطلاق |
Ofisinde gazilerle çalıştığı için aldığı bir ödül var. | Open Subtitles | كان عندها جائزة في مكتبها لعملها مع المحاربين |
Herhangi bir araştırma ekibinin yürütebileceğinden çok daha büyük projeler görüyoruz ki bu sıklıkla küçük gruplar halinde ya da sadece bir kaç araştırmacının çalıştığı durumlara alışık beşeri bilimler için gerçekten yeni bir durum. | TED | ونحن نرى المشاريع التي تفوق قدرة فريق بحث واحد لعملها وهذا جديد للعلوم الإنسانية، التي تأخذ في كثير من الأحيان عادة العمل في مجموعات صغيرة، أو فقط مع اثنين من الباحثين. |
Onun yoğun çalışmaları sonucunda buradayız. Senin durumun nedir? | Open Subtitles | نحن هنا نتيجة لعملها الشاق ماذا عنك أنت ؟ |
Hayır, işine ve okul çalışmalarına kendini adamış görünüyor ya. Anladım. | Open Subtitles | كلّا، عنيت لأنها تكرس وقتها لعملها ودراستها |
Yine de Hannah'nın işine kendini tamamen kaptırmış olması güzel. | Open Subtitles | إنه لأمر جيد أن (هانا) متحفزة لعملها كلياً |
Her kuruşu işine harcıyordu. | Open Subtitles | كل قرش كان يذهب لعملها |
Sonra da kilisedeki yarı zamanlı işine gidecek. | Open Subtitles | ثم تذهب لعملها الجزئي بكنيسة "فيكتوري" |
Ve gercekten, Vivian'in durumunda onun üretim birimi elle tutulur bir şekilde, kaç saat çalıştığı değildir. çalıştığı bir saat içinde, elle tutulamayan bir şekilde, yarattığı farktır. | TED | و في الواقع، في حالة فيفيان لم تكن وحدة انتاجها الساعات الملموسة لعملها بل الفرق الغير ملموس الذى احدثته خلال تلك الساعة من العمل |
Onun işini hallettikten sonra çalıştığı yeri öğrenip, oraya gittim. | Open Subtitles | بعد أن انتهينا منها، فقد... ذهبت لعملها وطلبت منها الخروج معي |
Çok çalıştığı ve takım ruhundan ötürü Trina sarı tişörtle ödüllendirildi. | Open Subtitles | لعملها الشاق و حيويتها مع الفريق (ترينا) مُنحت القميص الأصفر |
Delilah, terörle mücadele çalışmaları için Conrad Enstitüsü'nden burs kazandı. | Open Subtitles | ديلايلا سيتم منحها زماله من معهد كونراد مكافئه لعملها فى مكافحه الأرهاب |
Unutulmaz bir gün,çalışmaları için bir kamare satın aldı. | Open Subtitles | كان يوما مجيدا عندما اشترت كاميرا لعملها |