Bu durum, gerçekten yardıma ihtiyacı olan bir yabancıya el uzatmayı zorlaştırır. | Open Subtitles | يجعلها صعبة امتداد اليد لغريب قد يحتاج فعلاَ المساعدة |
Bunu bir yabancıya anlattığıma inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصدق انني قلت ذلك لغريب تماما |
O Casterly Kayası'nın varisiydi bense bir yabancıya satılacak ve onun istediği yere götürebileceği bir at gibiydim. | Open Subtitles | كان وريثاً للقلعة الحجرية وباعوني لغريب مثل الحصان ليركبني عندما يحب |
Biliyor musunuz, kameranızı tamamen yabancı birine verme hareketi o kadar evrensel ki, olağanüstü. | TED | كما تعلمون كم هو مثير جداً التصرف في تمرير آلة التصوير لغريب كلياً لكي يلتقط لك صورة |
yabancı birine satmak istemiyorlar. Senin arkadaşların, değil mi? | Open Subtitles | لا يريدون البيع لغريب إنهم أصدقائك صحيح؟ |
Bilirsin, bi yabancının gelip, küçük bir çocuğu götürmek istemesini istemezler. | Open Subtitles | تعلم، هم لايرديون لغريب أن يدخل، قائلاً أنه سيأخذ طفل ضغير. |
İnsan bir yabancıyla ne konuşur ki? | Open Subtitles | ما الذي يمكنك قوله لغريب تامّ؟ |
ve bunu izledikten sonra, kendilerine gösterilen sıkıntı içerisindeki yabancılara kendi zamanlarından ne kadar ayırabileceklerini inceledik. | TED | وبعد مشاهدتهم له نظرنا إلى استعداد الناس لتقديم وقتهم لغريب قُدم لهم في المختبر وكان في محنة |
Tıpkı restoran giderken aldığın bir ilaç gibi işten eve geldiğinde aldığın ya da evine gelen bir yabancıya bir anda teklif ettiğin gibi. | Open Subtitles | كالمخدر الذي تحصل عليه عندما تذهب للمطعم أو الذهاب للمنزل بعد العمل, .أو تقديمها لغريب لحظة دخوله لمنزلك |
Ne olursa olsun bunu bir yabancıya yapmak istemen dünyalara bedel. | Open Subtitles | مهما يكن ما سيحدث، حقيقة أنك ستفعل ذلك لغريب يعني كل شيء |
Sen ise, bir yabancıya böbreğini vermek için hastanedesin. | Open Subtitles | بينما أنتِ في مشفى تهبينَ كليتكِ لغريب |
Eskiden harika bir hayatımız olduğunu anlıyorum ama şu an bir yabancıya bakıyormuş gibi hissediyorum. | Open Subtitles | "أعي أنّنا عشنا حياةً مذهلة معًا، لكنّي الآن أشعر وكأنّي أرنو لغريب" |
Eskiden harika bir hayatımız olduğunu anlıyorum ama şu an bir yabancıya bakıyormuş gibi hissediyorum. | Open Subtitles | "أعي أنّنا عشنا حياةً مذهلة معًا، لكنّي الآن أشعر وكأنّي أرنو لغريب" |
Her şeyi bir yabancıya mı anlattın? | Open Subtitles | أبحتِ بكل شئ لغريب ؟ |
Aile içinde kalmalıydı. yabancıya gidemezdi! | Open Subtitles | لا يستطيعون اعطائها لغريب |
Bir otel odasında, okulda veya sokakta bir yabancı için mastürbasyon yapmak gibi. | Open Subtitles | مثل الإستمناء لغريب في غرفة فندق، في المدرسة أو الشارع. |
Bazen kurtarması zor olan yanan binadaki yabancı değildir. Sana en yakın olan kişidir. | Open Subtitles | أحياناً أصعب عملية إنقاذ، ليست لغريب في مبنى يحترق، بل لشخص قريب من قلبك |
Sizi evlendirmesi için bulduğun yabancı birinin garip, korkunç kuzeni. | Open Subtitles | إبن عم غريب ومخيف يقرب لغريب عجوز سيزوجكم |
Niye aile meselelerini ağzına sıçtığım bir yabancının yanında lak lak konuşuyorsun? | Open Subtitles | لمَ تفرط بذكر الشؤون العائليّة لغريب لعين؟ |
Benden senin olmamı istiyorsun, bir yabancının, kendi isteğim ile. | Open Subtitles | أنت تطلب منى ان اكون لك, لغريب... بارادتى الحرة |
İnsan bir yabancıyla ne konuşur ki? | Open Subtitles | ما الذي يمكنك قوله لغريب تامّ؟ غريب؟ |
Fakat güvenliğiniz için, evde yalnız başınızayken kapıları kilitli tutun ve yabancılara kapıyı açmayın, tamam mı? | Open Subtitles | أريدكم أن تبقيوا بابكم مغلق.. حينما تكونوا بالمنزل وحدكم ولا تفتح الباب لغريب قط، حسنًا؟ |
Kötü bir Salvatore olmak kolay gibi görünebilir ama yakında kendini bir yolun ortasında uzanırken ve hiç tanımadığın birine içini döküp varoluş amacını sorgularken bulabilirsin. | Open Subtitles | أعلم أنّه ربّما يبدو سهلًا تمثيل دور ابن (سلفاتور) القاسي لكن قريبًا ستجد نفسك مستلقيًا على قارعة الطريق تشكو لوعة فؤادك لغريب حيال معاناتك محنة وجوديّة. |