yeterince uzun değil. Balayıları hiçbir zaman yeterince uzun sürmez. | Open Subtitles | ،ليس كافياً بالمرة شهور العسل لا تستمر لفترة كافية قطّ |
Belki yeterince uzun yaşarsak, hepimize olabilir. | TED | وربما كل واحد منا، إذا كنت لتعيش لفترة كافية. |
Bir sinyali tanımlamak çok zor, ayrıca o kadar uzun zamandır inceleme yapmıyoruz. | TED | ومن الصعب تعريف إشارة، ونحن لم نبحث لفترة كافية. |
Ve bu olayı tesadüfen bulmamın sebebi de; Male'de Maldivler'de özel bir şeylerin döndüğü fikrinin beynime sızacağı kadar uzun yaşamamdır buralarda. | TED | ووقعت عليه لأنني عشت في ماليه، في المالديف لفترة كافية ليستوعب عقلي أن شيئاً مميزاً يحدث. |
Sanırım, düşündüm ki eğer Yeteri kadar etrafında olursam sonunda bana açılır. | Open Subtitles | أظنني أشعر بأني إن بقيت حوله لفترة كافية فسيقرر مصارحتي بالنهاية |
Bunları yeterince uzun süre soğuk tutmayı başarabilirsem. | Open Subtitles | لو يمكنني فقط أن أبقيها بالبرودة الكافية لفترة كافية |
Bana, yaşlılık zamanlarımda yetecek kadar şeker sağlayacak garantili bir emeklilik planı istedim. | TED | أردت خطة توفير معتمدة للتقاعد والتي تضمن لي الحلوى لفترة كافية تجعل من عمري المتقدم حلوا. |
Çünkü yeterince uzun süre yaşamayacak gibi görünüyorsun. | Open Subtitles | لأنك لاتبدو كمن سيعيش لفترة كافية للعمل وتسديد القيمة |
yeterince uzun süre dilsiz bir hayvan gibi davranılırsa olacağınız şey budur. | Open Subtitles | عندما يعاملونك وكأنك حيوان أبكم لفترة كافية تتحول إلى حيوان أبكم |
yeterince uzun bir süre yağmurun altında kalırsak aslında korkulacak bir şey olmadığını anlayacağını sanmıştım. | Open Subtitles | إعتقدتُ أنّه إذا بقينا هناك لفترة كافية ، فسوف ترى أنّه لا يوجد هناك ما تكون خائفاً منه |
Birinin bu adama insanların yeterince uzun süre evli kalırsa birbirlerini zaten öldüreceğini söylemesi gerek. | Open Subtitles | شخص ما عليه إخبار هذا الرجل أنه ،إذا بقي الناس متزوجين لفترة كافية |
Sorun şu ki, bu işi yeterince uzun süre yaptığında bir gün, o sesi duyamıyor oluyorsun. | Open Subtitles | المشكلة هى عندما تُنهى هذا العمل لفترة كافية يوماً ما , تتوقف عن سماع ذلك الصوت |
Bak, sizi ciddi bir sorun olmadıkça böyle bir şey yapmayacağınızı bilecek kadar uzun zamandır tanıyorum. | Open Subtitles | أنظر، لقد عرفت يا رفاق لفترة كافية لنعرف ان كنت لا تفعل شيئا من هذا القبيل إلا إذا هناك شيئا خطأ على محمل الجد. |
Onlarla yakınlaşıp samimi olmama yetecek kadar uzun süre kalmadılar burada, buraya gelen çoğu puştun yaptığı gibi! | Open Subtitles | لم يكونوا هنا لفترة كافية لى لأقترب منهم و أتعرف عليهم شخصياً مثل ما أفعل مع الكل الذين يأتون ليسألوا هنا |
Bir ajana böylesine bir suçlama yapıldığında ne olduğunu bilecek kadar uzun süredir burada bulunuyorum. | Open Subtitles | أنا هنا لفترة كافية لمعرفة من فعلها حتى منذ التلميح بتوجيه الاتهام وقذفها لأحد العناصر |
- Mevzuyu kapsayacak kadar uzun, ilginç olcak kadar kısa olmasını istersiniz. | Open Subtitles | انتي تريدين لفترة كافية لتغطية هذا الموضوع، قصيرة بما يكفي لتكون مثيرة للاهتمام |
Tam olarak ne olduğu anlamak için Yeteri kadar durmak istemedim. Ben çok yoruldum. | Open Subtitles | لم أرغب أن أبق في الجوار لفترة كافية لأكتشف ذلك. |
Yeteri kadar süreyle sabit kalırsa götünü bize kaptıracak. | Open Subtitles | بمجرد أن يستريح لفترة كافية سنكون هناك للإمساك به |
İkimiz de katılmalıyız. Yeteri kadar mutsuz olduk. | Open Subtitles | ينبغي على كلانا ذلك، كنا تعساء لفترة كافية |
Vücudu uzun süre tamamen histaminden temizleyecek doz tehlikeli olabilir. | Open Subtitles | الان يتطلب الامر جرعة لتخليص الجسم من الهيستامين لفترة كافية من الوقت قد تكون مؤذية |
Işının içine atladı ve diski içeri atabilmene yetecek kadar süre için Ana Kumanda'nın kafasını karıştırdı. | Open Subtitles | لقد قفز داخل الشعاع حتى يقوم بإلهاء برنامج التحكم الرئيسي.. لفترة كافية حتى تستطيع وضع القرص |
Işının içine atladı ve diski içeri atabilmene yetecek kadar süre için Ana Kumanda'nın kafasını karıştırdı. | Open Subtitles | لقد قفز داخل الشعاع حتى يقوم بإلهاء برنامج التحكم الرئيسي.. لفترة كافية حتى تستطيع وضع القرص |