Haklısın. Bunu yapmak zorunda değiliz. Ama bunu Juno'ya ben söyleyemem ki. | Open Subtitles | أنت محقة لسنا مضطرات لفعل ذلك ولكن لست أنا من سيقول لا |
Bunu yapmak için minibüs gibi büyük bir araca ihtiyaçları vardı. | Open Subtitles | لا بد من وجود سيارة لهم لفعل ذلك سيارة كبيرة شاحنة |
Eğer milyonlarca dolar kazanmak istiyorsan ve hiçbir yeteneğin yahut eğitimin yoksa Bunun için en uygun yer eğlence sektörüdür. | Open Subtitles | وإذا كنت بحاجة لكسب مليون دولار ولاتملك أي مواهب حقيقية أو مستوى تعليمي أفضل مكان لفعل ذلك هو وسائل الاعلام |
Bu nedenle ana dilimizden farklı diller öğrenmenizi şiddetle tavsiye ediyorum, çünkü Bunu yapmanın daha iyi zamanı olmadı. | TED | لذا أوصيكم أن تسعوا لتعليم أنفسكم لغات بخلاف التي أتحدثها أمامكم، لأنه لن يكون هناك وقت أفضل لفعل ذلك. |
Çünkü, patronun onların vakfını soydu sen de Buna yardımcı oldun! | Open Subtitles | لأن رئيسك في العمل نهب مؤسسته الخيرية وأنتِ ساعدتيه لفعل ذلك |
Bunu mümkün kılmanın tek yolu bu piyasa fiyatlarında ev almak salaklık olmasına rağmen bir ev almaktan geçiyorsa Bunu yapmaya razıyım. | Open Subtitles | و إذا الطريقة الوحيدة لتحقيق ذلك هي بإيجاد منزلٌ جديد, فأنا مستعدة لفعل ذلك على الرغم أنهُ إستثمارٌ أحمق بحال السوق هذه |
Ha Jin, Bunu yapmana gerek yok. Hayır, gerek yok. | Open Subtitles | ها جين لا تحتاجي لفعل ذلك لا ، لا تفعلي |
Ama eğer bana bunu yapacak potansiyele sahip olup olmadığını soruyorsan... bu sonucu çıkartmama neden olacak hiçbir şey görmedim. | Open Subtitles | ولكن إن كنتِ تسألينني عن إمكانيته لفعل ذلك الأمر لم أرى شيئاً يجعلني أظن ذلك |
Bunu yapmak için bir doğru, bir yanlış yol var. Henüz avucumuzda değil. | Open Subtitles | هناك طريقة صحيحة وطريقة خاطئة لفعل ذلك هو ليس في جيبنا حتى الأن. |
Ama Bunu yapmak için muazzam ölçekte yeni bir teknoloji geliştirmeliyiz. | Open Subtitles | لكن لفعل ذلك سيتحتم علينا تطوير . تقنية جديدة بمقاييس هائلة |
Bunu yapmak için de tek yapmamız gereken birisini askeri hapishaneden kaçırmak. | Open Subtitles | وكل ما علينا فعله، هو تهريب شخصاً من سجن عسكري، لفعل ذلك |
Bilmiyorum. Sanırım, Bunu yapmak için iyi bir sebep bulamadım. | Open Subtitles | لا أعلم، أظن أني لم أجد سبباً مقنعاً لفعل ذلك |
Kimse bunun aksini söyleyemez. Bunun için güçlü olman gerek. | Open Subtitles | ومنحتِهم خيارًا آخر، كنتِ قويّة بما فيه الكفاية لفعل ذلك. |
Ama Bunun için, diğer bütün kulüplerden daha fazla bebek satmalıyız. | Open Subtitles | لكن لفعل ذلك علينا بيع دمى اكثر من اي منزل آخر |
Fotoğrafçılığın Bunun için bir araç olduğunu fark ettim. | TED | أدركت أن تصويري كان أداة وطريقة لفعل ذلك. |
Bak, sana katılıyorum. Bunu yapmanın daha iyi yolları var. | Open Subtitles | اسمع أنا أعلم, أن هناك العديد من الطرق لفعل ذلك |
Bunu yapmanın en iyi yolu da, MK ultra dosyalarını gizli sunucudan silmektir. | Open Subtitles | و الطريقة الوحيده لفعل ذلك هي بإتلاف ملفات الام كي من خادم السحابه |
Bunu yapmanın yolu da kazanılması imkansız bir davayı kazanmaktır. | Open Subtitles | والسبيل لفعل ذلك هو الفوز بقضية لا يمكن الفوز بها |
O yüzden git başkasına Wonka'lık yap, çünkü Buna izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | إذن إذهب لفعل ذلك في مكان آخر لأن ذلك لن يحدث |
Bunu yapmaya hazır mı bilmiyorum. Bilmiyorum. | Open Subtitles | وانا لا اعرف اذا كان هو مستعد لفعل ذلك ام لا |
Tatlım, Bunu yapmana gerek yok. Bahçıvanları var. | Open Subtitles | عزيزي,لست مضطرا لفعل ذلك ان لديهم منظم حدائق |
Ve bunu yapacak başka kimse göremiyorum. | Open Subtitles | أنا أعطيها ماأرادته تماما ولا أرى الآخرين يصطفون لفعل ذلك |
Ama şimdi, Bunu yapabilmek için gerçek bir teknolojimiz var. | TED | لكن الآن، لدينا تكنلوجيا حقيقية لفعل ذلك |
Hayır, onu arabamın arkasına koyduk. Daha sonra yapmayı planlıyorduk. | Open Subtitles | كلا، وضعناه في خلفيّة سيّارتي، كنا نخطط لفعل ذلك لاحقًا.. |