Biliyor musunuz? Yüz yüze yapılan görüşmeler bu dört günü sevmek içindi. | TED | هل تعلمون ؟ انها كل هذه لقاءات شخص لشخص لحوالي أربعة أيام. |
Delilah Grennan ve Maxine Chandler ile görüşmeler işaretlenmiş. | Open Subtitles | لقاءات مع دليلة غرينان و ماكسين تشاندلر يوم كل جريمة |
Asla görüşme yapmıyor. Sorulacak birçok soru var. | Open Subtitles | هو لا يعطي أي لقاءات يوجد الكثير من الأسئلة لتطرح |
Oyları artırmak için ihtiyacın olan tüm toplantıları ve konuşmaları o yapar. | Open Subtitles | أية لقاءات أو اتصالات قد تحتاجها لتحرك لك الأصوات، ستكون هناك معك. |
New York'ta devam eden yüzlerce buluşma var, aktif buluşmalar. | TED | هناك المئات من اللقاءات التي تجري في نيويورك حاليا، لقاءات نشطة. |
Diğer çiftlerle tanışmamız için geçici fotoğraf stüdyolarında toplantılar ayarladı. | TED | قام بترتيب لقاءات مع الأزواج الآخرين في الأستديو المؤقت خاصتهم. |
Moda görüşmeleri, fotoğraf çekimleri ve asistanıma acımasızca davrandığım yorucu bir günün ardından bazen bir iç çamaşırı modeline çakıyorum. | Open Subtitles | حسن، بعد يوم طويل من لقاءات الموضة و جلسات التصوير و التصرف بوضاعة مع مساعدتي أحيانا أقوم بمضاجعة عارض ملابس داخلية |
"Sıradan bir karşılaşma." Bu hiç soru sorulmayacak demek. | Open Subtitles | "لقاءات متقطّعة" هذا معناه أنه لا يتم إلقاء أية أسئلة |
Tamam, o zaman ilişkinizi tartışmak için burada olmadığımıza göre ikinizle de ayrı görüşmeler yapmak iyi bir fikir olabilir. | Open Subtitles | حسناً، بما أننا لن نناقش علاقتكما ربما تكون فكرة جيدة من الآن فصاعداً أن نُعيّن لقاءات منفصلة |
Başkan bazı diplomatik görüşmeler yapıp Los Angeles Şehir Senfonisi'nin Beethoven gecesine katılacak. | Open Subtitles | على جدول أعماله لقاءات دبلوماسية و عزف موسيقيى لبتهوفين غداً ليلاً ، بواسطة اوركسترا مدينة لوس انجليس |
Felix galeri sahipleri ile görüşmeler ayarladı. | Open Subtitles | فيليكس جهز لقاءات مع مالكي المعارض |
Duyduğuma göre bu günlerde şahsi olarak görüşme yapmıyor. | Open Subtitles | بالاضافة ، أنني سمعت أنه لا يقوم بعقد أي لقاءات شخصية هذه الايام. |
Her ne kadar belediye tarihininin tek günde en çok görüşme yapma rekorunu kırmak istesemde acil bir durum var. | Open Subtitles | تحطيم الرقم القياسي لأكبر عدد لقاءات في يوم واحد لكن هناك حالة طارئة |
- Ön görüşme olmayacak. | Open Subtitles | اخبري هيسيلبو انه لا يوجد لقاءات تحضيرية |
2 Ağustos'ta ilk kez toplandılar ve o zamandan beri her hafta genel meclis dedikleri planlama toplantıları yapıyorlar. | Open Subtitles | في الثاني من أغسطس رتبوا لأول لقاء تنظيمي لهم وقد كانوا يقيمون لقاءات تخطيطية أسبوعياً والتييطلقونعليها: |
Öğle yemekleri, içki toplantıları. | Open Subtitles | لقاءات على الغداء، أو للشراب، أو أي اجتماع |
Bazen ilk bakış bile yeterli olabiliyor. Bazen birçok buluşma gerekli oluyor. Ne? | Open Subtitles | أحيانا النظرة الأولى تكون كافية و أحيانا تأخذ لقاءات متعددة |
Onunla filmler hakkında konuşabilir ve buluşma ayarlayabilirsin. | Open Subtitles | ربما تكونين قادره على أخذ الأفلام وجعله يعمل لقاءات |
Şakacılar. Wisconsin gölünde, yeni takım oluşturmak için gözden uzak toplantılar. | Open Subtitles | بناء الفريق في لقاءات متطرفة خارج بحيرة في ويسكونين |
Emekli maaşlarını konuşmam gereken bu günlerde sana yardımcı olmak için suçla ilişkili toplantılar yaptığımı da. | Open Subtitles | وأعلم أيضاً أنه في اليوم الذي يفترض بي التحدث عن رواتب التقاعد فيه أقوم بعمل لقاءات عن الجرائم بدلاً من ذلك لمساعدتك |
Bazı iş görüşmeleri için Kitty'ye ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | أحتاج إلى كيتي لأجل بعض لقاءات عمل |
- Gibbs'in görüşmeleri de iyi gitmemiş. | Open Subtitles | لقاءات جيبز لم تسر أفضل من ذلك أيضًا |
Burada bir karşılaşma yapılmasına izin verildi, Tam burada, Marcus Foster havuzunda. | Open Subtitles | بأنه يمكننا خوض لقاءات هنا |
O aralar, ilginç buluşmalar yaşıyordum; dünyanın farklı köşelerinde çita bacaklarının tasarımıyla ilgili konuşma yapmam için gelen birçok daveti kabul ediyordum. | TED | لقاءات فضولية بدأت تحدث لي في ذلك الوقت وكنت أقبل دعوات عديدة للتحدث عن تصميم أرجل الفهد حول العالم |