Yenilgi sadece kılıçla olmaz, aynı zamanda halkla da olur. | Open Subtitles | الهزيمة لا تكون بالسيف وحده، لكن أيضاً من قبل الجمهور |
Büyük sorunlar büyük çözümler gerektirir, büyük fikirlerin, hayal gücü ve cesaretin tetiklediği ama aynı zamanda işe de yarayan çözümler. | TED | إن المشاكل الكبري تحتاج لحلول كبرى، ملهمة بأفكار كبيرة و خيال وجرأة، لكن أيضاً بحلول مجدية. |
Bunun sayesinde, yalnızca nesnenin boyutunu, şeklini ve hatlarını algılamakla kalmayacak aynı zamanda sertliğini ve dokusunu da algılayabileceksiniz. | TED | وبامتلاك هذا، ليس فقط قدرتك على إحساس كم هو كبير هذا الشيء، دائري الشكل أو مستقيم، لكن أيضاً الصلابة والملمس. |
Romantik ve devrimci biri olan Neruda, 20. yüzyılın en ünlü, ama aynı zamanda en çok tartışılan şairlerinden biriydi. | TED | كان الرومانسي والثوري نيرودا يُعد من أكثر شعراء القرن العشرين شهرةً، لكن أيضاً من أكثرهم تفتحاً وإثارة للجدل. |
Evet, aracılardan kurtularak paralı kanal kârımızı iki katına çıkarmaktan bahsediyorum, Ama ayrıca Amerikalı iş adamlarının yapmak için doğdukları şeyi yapmasından da bahsediyorum. | Open Subtitles | أنا أتكلّم عن زيادة عائداتنا للضعف بالإستغناء عن كلّ الوسطاء، لكن أيضاً رجال الأعمال بالقيامبماولدوالأجله: |
Bunun kulağa çılgınca geldiğini biliyorum Ama ayrıca seni aradığını da biliyorum. | Open Subtitles | أعلمُ أن هذا يبدو جنونيّ، لكن أيضاً أعلم بأنّه كان يتّصل بكِ، لذا |
1970'li yıllarda beynin sadece belli bölümlerinin değil aynı zamanda belli hücreleri de bununla ilgili olduğu bulundu. | TED | و قرابة 1970 وجد أنه ليست فقط أجزاء من المخ هي المعنية، و لكن أيضاً خلايا محددة. |
Ama, aynı zamanda, mülteci kamplarında ölen dedelerim vardı. | TED | لكن أيضاً كان لي جد توفي في مخيمات اللاجئين. |
Ne zaman vatanıma gelsem, çoğu Nijeryalının rahatsızlık kaynağı olan sorunlarla yüzyüze gelirim: bozuk altyapımız, başarısız hükümetimiz. Ama aynı zamanda, hükümet yüzünden değil, fakat hükümete rağmen, çabalayan insanların inanılmaz esnekliği. | TED | في كل مرة في وطني أواجه ب المصادر المعتادة التي تثير سخط معظم النيجيريين: بنيتنا التحتية الفاشلة، حكومتنا الفاشلة. لكن أيضاً القدرة العجيبة للناس الذين يزدهرون رغماً عن الحكومة، بدلاً عن بسببها. |
Hayatlarını yaşam adına yapılmış, ama aynı zamanda ölüm adına da yapılmış bir plana adamış insanlardır. | Open Subtitles | انهم رجال مكرسون للخدمة مع خطة جيدة للحياة لكن أيضاً خطة للموت |
Fakat aynı zamanda ondan uzaklaşabilmelisiniz ve bir çeşit bağlam içinde görmelisiniz. | Open Subtitles | لكن أيضاً يجب أن تكون قادراً للتنحي عنه وأن تراه في نوع من السياق. |
Ama aynı zamanda sadece tek bir mağlup. Bu da işimize gelir. | Open Subtitles | لكن أيضاً فقط خاسرَ واحد، الذي لا يعمل بشكل رائع |
Ama ayrıca tüm gerçeklere de inanmamak gerekir.. | Open Subtitles | لكن أيضاً من المهم ألا نثق بالحقائق |
Ama ayrıca sizi onlardan birine de dönüştürebilirler. | Open Subtitles | لكن أيضاً يمكنهم تحويلك لواحد منهم |
Ama ayrıca senin sikik sesin yüzünden. Senin sesin. | Open Subtitles | نعم ذلك صحيح لكن أيضاً بسبب أنكم مملين |
Kendimi güçlenmiş hissettim. Ancak sadece kendime yardım etmek ve kendi davamı takip etmek için değil, aynı zamanda burada bahsedilen haksızlıklardan mağdur diğer tutuklulara yardım etmek için. | TED | لكنني شعرت بالقوة ليس فقط لمساعدة نفسي، في الدفاع عن قضيتي، لكن أيضاً لمساعدة السجناء الآخرين الذين يعانون من ظلم مشابه تم التحدث عنه هنا. |