Ama elbette, o noel de diğerleri gibi beni hayal kırıklığına uğratmıştı. | Open Subtitles | و لكن بالطبع كان الرجل العجوز سبب خيبة أملي كالعادة في الكريسماس |
Ama elbette, elimden merak etmekten başka bir şey gelmiyordu. | Open Subtitles | لكن بالطبع لا يمكنني أن أساعد في ذلك سوى أن أتسأل |
Ağır suç değil Ama tabii ki endişe edilecek bir şey. | Open Subtitles | , هذه ليست جريمة لكن بالطبع هو شئ يجب القلق حياله |
Ama tabii ki kimse buna inanmıyor. Asla da inanmayacaklar. | Open Subtitles | لكن بالطبع, لا أحد يصدق هذا ولن يفعل أحد آخر |
Bazı gecikme ücretleri eklenmiş Ama tabi ki onları düşeceğiz. | Open Subtitles | أرى أنهم أضافوا بعض غرامات التأخير لكن بالطبع سوف ألغيها |
Ama elbette Flaman ve çok iyi resmedilmis. | Open Subtitles | هو غريب جدا , أنت صح لكن بالطبع هو فلمنكي |
Açıkçası, bunu size ben söyleyemem Ama elbette, eşiniz dışarı çıktığında bunu ona sormakta özgürsünüz. | Open Subtitles | حسناً، أنا لا أستطيع حقاً مناقشة ذلك لكن بالطبع عندما تخرج زوجتك لك الحرية في أن تسألها |
Ama elbette entelektüeller ve sanatçılara verdiği partisine beni davet etmez. | Open Subtitles | لكن بالطبع لا تقوم بدعوتي لحفلتها التي تمتليء بالأكادميين و و الفنانين. |
Ama elbette sen de muhtaç olanlara ganimet veren şu asillerden olmalısın. | Open Subtitles | لكن بالطبع لابد أنك واحد من أولئك الرجال النبلاء الذين يعطون غنيمتهم للمحتاجين |
Öyle düşündük Ama elbette, senin de çocukların olabilir. | Open Subtitles | أعني، أننا قلنا هذا، لكن بالطبع يمكنك أن.. تنجب أطفالاً. كل شيء ممكن هذه الأيام. |
Evet, sanırım 5 yaşımdaydım Ama elbette hatırlıyorum. | Open Subtitles | أجل ، أظن أنني كنت بالخامسة ، و لكن بالطبع أتذكر |
Ama tabii ki, gerçek manada elde edilen karlar ne diye bakarsak, 8000 doların neredeyse tamamı aslında sübvansiyon. | TED | لكن بالطبع, اذا نظرت مالذي يعنيه هذا الربح, حوالي 8000 دولار تذهب في الواقع كأعانات |
Bunun olumlu bir şey yapmak için güvenli bir yol olacağını düşünmüştüm Ama tabii ki olabilecek en kötü şansa sahiptim ve hepimiz tutuklandık. | TED | اعتقدت أنها قد تكون طريقة آمنة لعمل شئ إيجابي، لكن بالطبع وبما أنني أملك أسوأ حظ على الإطلاق فقد تم اعتقالنا جميعًا. |
Ama tabii ki gözleri bulanıktı ve anın büyüsü kaçmıştı. | TED | لكن بالطبع كانت عيناه ملتصقتان بالهاثف، و ماتت اللحظة. |
İnsanlık en büyük icadımız. Ama tabii ki henüz işimiz bitmedi. | TED | أتوافقون؟ لذلك فالإنسانية هي أعظم ما اخترعناه. لكن بالطبع لم ننته بعد. |
Randevunuzu duydum Ama tabii ki, bunu bana söyleme cesaretin falan yok senin. | Open Subtitles | لقد سمعت بموعدكما لكن بالطبع فأنت لم تملك الجرأة لإخباري |
Ama tabi eyalet savcılığı yarışını geride bırakman için iyi bir yol. | Open Subtitles | و لكن بالطبع ؛ إنها طريقة جيدة لوضع إنتخابات النيابة العامة خلفك |
Ama tabi ki, doğal hayat, kutup ayıları. | TED | و لكن بالطبع, العالم الطبيعي, و الدببة القطبية |
Bu çok fazla mülk demek Fakat elbette, bu gezegenlerin çoğu değersizdir bilirsiniz, Merkür ya da Neptün gibi. | TED | هذا يساوي العديد من العقارات ،و لكن بالطبع معظم هذه الكواكب ستصبح تقريبا بلا قيمة مثل، كوكب عطارد او نيبتون |
ancak tabii bu su geçiti Gibraltar gibi bir yerdeyse veya bu örnekte Kızıl Deniz'de, çok sayıda çok uzun kirişler inşa etmemiz gerekir, bu da harika olur, öyle değil mi? | TED | لكن بالطبع إذا كان هذا المعبر البحري في مكان ما مثل جبل طارق، أو في هذه الحالة، البحر الأحمر، سنقوم في الواقع ببناء بحور متعددة فائقة الطول، وهذا شيء مذهل، أليس كذلك؟ |
ama şüphesiz, tüm yaptığınız bu değil -- 15 çörek var. | TED | لكن بالطبع, ذلك ليس كل ما تفعلونه-- هناك 15 فطيرة. |