Kişi sandığa içinde bir hazine bulma umuduyla yaklaşır, Ama onun yerine hiçbir şey bulamaz ve kendi kendine tuzağa düşer. | Open Subtitles | الشخص يَقتربُ من الصندوق متوقعاً إيجاد الكنزِ بداخله لكن بدلاً مِن ذلك لا يَجِدُ شيءَ ويَنحصرُ بسبب مشكلتِه |
Dostum, seni buraya bana yardım edeceğini düşündüğüm için getirdim Ama onun yerine Hubble Teleskopu'nu andıran gözlüklerinin camında yansımamı izliyorum. | Open Subtitles | الرجل، أنا أخرجتُك هنا يُفكّرُك يُمْكِنُ أَنْ يُساعدَ ركودَي، لكن بدلاً مِن ذلك أُراقبُ صفري عَكسَ |
Sen de hayır diyecektin Ama onun yerine evet diyeceksin. | Open Subtitles | - نعم - وأنت كُنْتَ ستَقُولُين لا، لكن بدلاً مِن ذلك سَتَقُولُين نعم |