Yerel bir hastaneye nakledildi ama neyse ki taburcu edildi ve durumu iyileşecek. | Open Subtitles | هي نقلت إلى مستشفى محلية لكن لحسن الحظ هي خرجت و ستكون بخير |
Satrançta hamle yapmak zorundasınız ama neyse ki hayat bu konuda daha esnek. | Open Subtitles | في الشطرنج, يجب أن تتحرك, و لكن لحسن الحظ, فأن الحياة أكثر مرونة |
Ama şansımıza senin ikimize yetecek kadar var. | Open Subtitles | لكن لحسن الحظ لديك قدر كافي من المخيلة عنا نحن الاثنان |
Ama şansımıza senin ikimize yetecek kadar var. | Open Subtitles | لكن لحسن الحظ لديك قدر كافي من المخيلة عنا نحن الاثنان |
Ama şansa, Eric'in annesinden biraz hap çalmıştım. | Open Subtitles | (لكن لحسن الحظ, سرقت بعض الحبوب من والدة (ايرك |
Şimdi de öksürük nöbeti tuttu ama iyi ki uzun sürmüyor. | Open Subtitles | لا داعي للقلق ماما أصابتها نوبة سعال الآن لكن لحسن الحظ لا تستمر طويلا |
Bir sonraki şutta elime yüzüme bulaştırdım ama şansıma gol olmadı. | TED | في التصويبة التالية لم أستطع التصرف، لكن لحسن الحظ لم تدخل المرمى. |
Uzun süre dayanmazdı, ama Allahtan beş metre kadar yolumuz vardı. | Open Subtitles | لم تكن ستدوم طويلاً لكن لحسن الحظ كان علينا قيادتها 15 قدماً فقط |
Ama şans eseri, gelmiş geçmiş en kısa soruşturmayı yapmak üzereydim. | Open Subtitles | لكن لحسن الحظ, كدت على وشك أن أشارك في أقصر تحقيق على الإطلاق |
Evet, ama neyse ki geçmişten gelen benle rast geldim. | Open Subtitles | نعم و لكن لحسن الحظ ذهبت لنفسي الأخرى من المسقبل. |
Daha kötü durumda olanları geri çevirdiler ama neyse ki Sağlık Bakanlığı'nda sağlam tanıdıklarım var. | Open Subtitles | لقد استبعدوا حالات أسوأ, و لكن لحسن الحظ لدي علاقات جيدة مع وزارة الصحة |
Birçok kaza yaptım, hatalar yaptım ama neyse ki iyileştim, daha iyi oldum. | Open Subtitles | لقد اصطدمت عديد المرات مرتكباً بعض الهفوات لكن لحسن الحظ فأنت تتحسن |
ama neyse ki küçük gevşeme kitabım vardı. | Open Subtitles | لكن لحسن الحظ كان عندي كتابي الصغير للراحة |
ama neyse ki akşamdan kalmayken başka bir Peter'a dönüşebiliyorum. | Open Subtitles | , لكن لحسن الحظ , عندما أنا لدي صداع يمكنني فقط أن أنسلخ إلى بيتر آخر |
Ama şansımıza, idarecisi olduğum için CIA'yi annenin iyi olduğuna ikna ettim. | Open Subtitles | لكن لحسن الحظ كوني مدرب أمك كنت قادراً على إقناع وكالة المخابرات المركزية أنها الجيدة |
Ama şansımıza, bilgi işlem bir telefon numarası koparabildi. | Open Subtitles | لكن لحسن الحظ, المساعدة التقنية استخرجت منه رقما |
Ama şansımıza bununla daha haşır neşir olmayı sevenler için yedek sürücü koltuğu da eklemişler. | Open Subtitles | وعلى قيد الحياة ,لكن, لحسن الحظ هناك مقعد للسائق الاحتياطي ل أولئك الذين يحبون الحصول على المزيد من وضع الايدى |
Ve önünde sonunda yakalanacaktım, buradayken bile Ama şansa bak Cabe ortaya çıktı. | Open Subtitles | و في الأخير تمكنوا مني، حتى هنا، و لكن لحسن الحظ ، (كايب) توسط لي |
ama iyi ki, Carolyn ondan önce benimle tanıştı. | Open Subtitles | لكن لحسن الحظ كارولين إلتقتني أولا |
ama şansıma, bu sefer bir istisna yaptım. | Open Subtitles | و لكن لحسن الحظ هذه المرة كانت استثنائية |
- İntihar kaynağım olan sıradan neden o anı mahvedebilirdi, ama Allahtan Matty'nin kafası karışıktı. | Open Subtitles | إشارة إنتحاري العادية يمكن أن تقتل اللحظة, لكن لحسن الحظ (ماتي) كان مشغولاً |
Ama şans eseri, çocuklar bu konuyla uzun süre alay etmeyeceklerdi. | Open Subtitles | و لكن لحسن الحظ, لم يسخر الآخرون كثيرا |
Şansa bak ki, kendisi seni ajan Keen'e sattı. | Open Subtitles | لكن لحسن الحظ فقد باعك للعميلة كين |
Çünkü komşunun köpeği çok salya akıtıyor ama çok şükür pek hızlı değil. | Open Subtitles | كلب الجيران يحب التسلل لكن لحسن الحظ انه بطيء |
ama ne şans ki "acil" kavramı görecelidir. | Open Subtitles | و خطأ لكن لحسن الحظ تعريف كلمة "طارئة" نسبي |
Neyse ki menüde üçlü de vardı. | Open Subtitles | "three ways" و لكن لحسن الحظ الفيلم الإباحي ...كان يعرض |
ama şanslıyım ki işe yaradı, belli ki. Ama böylesine bağlantısız hissetmek çok aşağılayıcı bir deneyimdi. | TED | و لكن لحسن الحظ من الواضح أن الأمر قد نجح و لكنها كانت تجربة lمريعة بأن تشعر بأنك وحيداً |