Belki yazdıkların için seni hapse yollayamam ama hırsız olduğun için yollayabilirim. | Open Subtitles | ربما لا أستطيع إرسالكِ للسجن لما كتبته، لكن أستطيع إرسالكِ لكونكِ سارقة. |
Hayatta olduğun için şanslısın, o yüzden enerjini sakla ve dinlen. | Open Subtitles | أنتِ محظوظة لكونكِ حية لذلك حافظي على طاقتك واستريحي |
"altıncı sınıfta benimle konuşan tek kız olduğun için teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكراً لكونكِ الفتاة الوحيدة التي كانت" تتحدث ألي في الصف السادس |
Öyle olmak zorundasın. Burada olmanın mantıklı tek açıklaması bu. | Open Subtitles | لابدّ عليكِ، إنّه التّفسير المنطقيّ الوحيد لكونكِ هنا. |
Senin bunu yapabiliyor olmana neden şaşırmadım? | Open Subtitles | لماذا أنا لست متفاجئة لكونكِ تعلمين كيف تفعلين هذا؟ |
Ama bu çok doğru bir karara dönüştü, ...bu yüzden sana bu kadar anlayışlı olduğun için teşekkür ederim. | Open Subtitles | ولكن إتضح انه كان خيارُ جيد، لذا أردت أن أشكركِ لكونكِ متفهمه لأقصى حد |
Bu yüzden baba, beni kampüse götürüp, gezdirdiğin için ve anne, orada bana destek olduğun için teşekkür ederim. | Open Subtitles | لذا شكراً لك أبي لأنك أخذتني إلى الحرك الجامعي وأريتني الأرجاء و أمي، لكونكِ هناك ودعمكِ لي. |
Tam bir turist olduğun için miden bulanmaya başlamış da olabilir. | Open Subtitles | ربما تشعرين بالغثيان لكونكِ تتصرّفين كالسائحة. |
Ama burada olduğun için mutlusun, değil mi? | Open Subtitles | ولكنكِ سعيدة لكونكِ هنا ، أليس كذلك؟ |
Japonlar, Çinli olduğun için başını kesiyor. | Open Subtitles | يضرب اليابانيّيون عنقكِ لكونكِ صينيّة |
Tatlım, zor olduğunu biliyorum ama bir gün baban için önemli olan bir şeyin parçası olduğun için sevineceksin. | Open Subtitles | عزيزتي , أعلم بأنّ الأمر صعب عليكِ الآن لكن يوماً ما قد تكونين فخورة لكونكِ جزءاً من شيءٍ كان مهماً للغاية بالنسبة لوالدكِ |
Örnek olduğun için teşekkür ederim, tatlım. | Open Subtitles | شكراً لكونكِ مثال يقتدى به يا عزيزتي. |
Bu arada tüm bu olanlar için özür dilerim bu görüşmeyi annem istedi çünkü sen başarılı olduğun için birçok insan senden çocuklarına yardım etmen için görüşmeni istiyorlardır ve bu da... | Open Subtitles | على فكرة آسفة حيال الأمر بأكمله ، كما تعلمين لقد طلبت منكِ أمي فعل هذا ، لأن أعني بأنكِ تواجهين هذا الموقف دائماً لكونكِ ناجحة كما تعلمين الناس يسعون للحصول على مساعدتكِ ، و يجعلونكِ تقابلين أبناءهم |
Olmayı reddettiğim şeyin... mükemmel bir örneği olduğun için teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكراً لكونكِ المثال الأمثل للشيئ الذي أرفض أن أصبحه! |
İş yerinde... bir arkadaş var. Benimle olmanın tek sebebinin filmdeki rol olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | لديّ هذا الصديق بالعمل الذي يعتقد أنّ السبب الوحيد لكونكِ معي هُو لأجل الدور في الفيلم. |
Burada olmanın sebebi o olduğu için onu suçluyor gibisin. | Open Subtitles | كما لو أنّها المُلامة لكونكِ هنا جالسة على هذا المقعدّ المُثير معنا. |
Bu benimle evli olmanın sayısız avantajlarından biri. | Open Subtitles | إنه مجرد أمر واحد من الأمور المميزة التي لا تحصى لكونكِ متزوجة مني |
Hayatta olmana o kadar sevindim ki. | Open Subtitles | إنّي بشدّة السّعادة لكونكِ على قيد الحياة. |
Bana attığın kazık için mi, herşeyi batırdığın için mi? Eğer kendine arkadaş istiyorsan, gidip o resepsiyoncuyu becer. | Open Subtitles | لخداعي أم لكونكِ مخادعة إن أردت رفقة أذهبي وعاشري تلك اللتي في الاستقبال |
Bunun nedeni House'ı incittiğin veya benimle olduğun için suçluluk duyman değil umarım. | Open Subtitles | ليس السبب شعوركِ بالذنب تجاه جرحكِ لـ(هاوس) أو لكونكِ معي؟ |