Bu insanlardan uzaklaşmak için sıradan çıkmalıyız. | Open Subtitles | علينا التّقدم في الصّف للإبتعاد عن هؤلاء النّاس. |
Her ne kadar, kel kafalı şeytani ucubelerin canına okumak hoşuma gitse de buraya onlardan uzaklaşmak için geldiğimizi sanıyordum. | Open Subtitles | بقدر ما أحب الإستحمام على صلع مسوخ شريرة... إعتقدت أننا جئنا إلى هنا... للإبتعاد عن كل هذا |
Sadece Julio ve öbür ikisinden uzaklaşmak için kaçtım. | Open Subtitles | إسمع لقد هربت فقط للإبتعاد عن هؤلاء الرجال حسناً ؟ خوليو " والإثنان الآخرين " |
Beladan uzak durmak için kafam önümde yürürdüm, kimseyle göz göze gelmeden. | Open Subtitles | كنت مقتنعة أن الطريقة للإبتعاد عن الأذى، هي بالمشي في الشارع مع تجنب النظر إلى عين أحدهم |
Senin kızından uzak durmak için elimden geleni yaparım. | Open Subtitles | سوف افعل ما بوسعي للإبتعاد عن فتاتك |
Salatadan uzak durmak için bir neden daha. | Open Subtitles | -سبب آخر للإبتعاد عن السلطات. |
Her ne kadar, kel kafalı şeytani ucubelerin canına okumak hoşuma gitse de buraya onlardan uzaklaşmak için geldiğimizi sanıyordum. | Open Subtitles | بقدر ما أحب الإستحمام على صلع مسوخ شريرة... إعتقدت أننا جئنا إلى هنا... للإبتعاد عن كل هذا |
Cohen'dan uzaklaşmak için bir fırsattı. | Open Subtitles | أيّ شئ للإبتعاد عن كوهين. |
Bence burada hepimiz şiddetten uzaklaşmak için buradayız, öyle değil mi, Marla? | Open Subtitles | أظن جميعنا هنا للإبتعاد عن العنف ألا تظنين ذلك، يا (مارلا)؟ |