Çünkü eline geçtikleri zaman, onları elinde tutmak için ölümüne savaşacaksın. | Open Subtitles | إذ ما إن تقع بيدك حتى تقاتل حتى الموت للإحتفاظ بها |
"Ve zalimlerin kanıyla." Sözün içinde o da var. Bu ulusu güvende ve güçlü tutmak için ne gerekiyorsa yaparım. | Open Subtitles | وتايرانس ، هذه هي نهاية الإقتباس أفعل ما بوسعي ومهما كلفني الأمر للإحتفاظ بهذه الأمة آمنة وقوية |
Eğer ona değer veriyorsan elinde tutmak için her şeyi yaparsın. | Open Subtitles | إن كنت تهتم لها فعلاً لابد من أن تفعل كل ما في وسعك للإحتفاظ بها |
Tanrım, arabayı elimizde tutmanın bir yolu yok mu? | Open Subtitles | نحن بحاجة إلى أموال يإلهي، ألا توجد طريقة أخرى للإحتفاظ بها؟ |
Sanırım ismi ailede tutmanın yolu buydu. | Open Subtitles | "أظن أنها طريقة للإحتفاظ بالاسم في العائلة" |
Onları korumak için de üstlerini kumla örtüyor. | Open Subtitles | وهو يغطّيهم بالرمال للإحتفاظ بهم فى مكان أمين |
Akşam olunca sıcaklık düşer ve ısılarını mümkün olduğunca uzun korumak için bir araya toplanırlar. | Open Subtitles | فى المساء تنخفض درجة الحراره نجدهم يتكدسون مع بعضهم للإحتفاظ بدفئهم على قدر المستطاع |
Bütün bunlar organları canlı tutmak için hiç çaba gösterilmediğini gösteriyor. | Open Subtitles | كل هذا يخبرني أنه لم تكن هنالك نيّة للإحتفاظ بالأعضاء |
Ben beni burada tutmak için senden nefret kadar olarak yarısı değil. | Open Subtitles | ليس نصف ما أكرهكم للإحتفاظ بي هنا |
Beni tutmak için çok sebebi var. | Open Subtitles | لديه أسباب كثيرة للإحتفاظ بي هنا |
Birisi bağış için ve diğeri de tutmak için. | Open Subtitles | وواحدة للتبرع وواحدة للإحتفاظ |
Günlük tutmak için, aptal! | Open Subtitles | للإحتفاظ بمفكرة، يا غبي! |
Ayrıca, onları orada tutmanın hiçbir zararı yok. | Open Subtitles | ليس هناك ضرر للإحتفاظ بهم هناك |
Bu eskiden tarihi eserleri belli bir zaman korumak için yapılmış bir kapmış. | Open Subtitles | إنها حاوية للإحتفاظ بالمصنوعات اليدوية التاريخية لأجل إنتزاعها بوقت ما |
Bilmem, herhalde içimde kalan son erkeklik kırıntılarını korumak için debeleniyordum. Peki. | Open Subtitles | كانت مـُجرّد مـُحاولة بائسة للإحتفاظ بالرجولة المتبقية لدي |
O korumak için sağlam bir sır. | Open Subtitles | إنه سر قاسي للإحتفاظ به |
Parasını korumak için karısını öldürdü. | Open Subtitles | قتل زوجته للإحتفاظ بأمواله، |