kahvaltıya da gelin. Hep beraber kızarmış kedi boku yeriz. | Open Subtitles | عودا للإفطار في يوم ما سنأكل جميعاً براز القطة مُحمّصاُ |
Annen seni kahvaltıya çağırdığı gelecek sefer belki artık kalkarsın. | Open Subtitles | ربما بالمرة القادمة حينما تخبرك أمك أن تأتي للإفطار, ستأتي |
Peki, ah, siz birbirinize iyi geceler dilerken baban ve ben yarınki kahvaltı için süt almaya gideceğiz, tamam? | Open Subtitles | حسنا، أنتم أيها الرجال تتحدثون عن الليالى الجيدة الآن وأنا وأبى سنذهب للحصول على بعض اللبن ..للإفطار غدا، حسنا؟ |
Saat 9:00'da kahvaltı için gelir akşam yemeği hazır olunca gidersin. | Open Subtitles | تعالى الساعة الـ 9 للإفطار و بإمكانك المغادرة عندما يجهز العشاء |
kahvaltıda uyuşturucu falan almıyor, bu yüzden doğru olanı yaptığımı düşünüyorum. | Open Subtitles | انه لا يضع الميث للإفطار اذاً انا اعتقد انني فعلت الصواب |
Kadının birinin beyni yulaf ezmesine dönmüşse içine kuru üzüm katıp kahvaltıda yiyelim derim. | Open Subtitles | فدعونا نلقي ببعض الزبيب ونعدها للإفطار ماذا, تظنين ان عليكِ حملي |
Dinle, kurulanmama izin ver sivil bir şeyler giyip seni kahvaltıya götüreyim. | Open Subtitles | ،اسمعي، لم لا تدعيني أنشف سأرتدي بعض الملابس المدنية و أصطحبك للإفطار |
İnsanların kahvaltıya ihtiyacı olduğu sözü sadece bir mitmiş. | Open Subtitles | ان إحتياج الناس للإفطار هى خرافة أو شئ ما |
Buraya kahvaltıya geliyor çünkü Pazarları böyle yapardı. | Open Subtitles | و تأتي للإفطار لأن هذا ما اعتادت على فعله أيام الآحاد |
Şu anda bile her sabah kahvaltıya indiğimde.. annem hala çığlıklar atarak polisi çağırır. | Open Subtitles | في طفولتي كل يوم اصحى من النوم انزل للإفطار وامي تصرخ علي وتنادي الشرطة |
kahvaltıya kadar yaşamam! Ne yedik öyle? | Open Subtitles | أنا لن أبقى للإفطار ماذا كنا نأكل منذ قليل؟ |
Hey. Ben, uh, babamla Lily'e kahvaltıya gidiyordum. Gelmek istermisin? | Open Subtitles | مرحبًا ، أنا ذاهب إلى والدي وليلي للإفطار أتودين المجيء ؟ |
Onun yerine evde manikürcü ve Doğu Hindistanlı kahvaltı lokantası var. | Open Subtitles | وعوض ذلك، حصلت على صالون لتقليم الأظــافر وملهى شرقي هندي للإفطار. |
kahvaltı için özel bir isteğiniz olup olmadığını sormak için uğradım. | Open Subtitles | جئتُ للإستفسار عما إذا كانت لديك رغبات خاصة للإفطار |
kahvaltı için biraz yumurta, süt, ekmek ve kahve getirmiştim. | Open Subtitles | ابتعت بعض البيض ، الحليب وخبز وقهوة للإفطار |
Selam, ben kahvaltı için babam ve Lily'ye gidiyorum. Gelmek ister misin? | Open Subtitles | مرحبًا ، أنا ذاهب إلى والدي وليلي للإفطار أتودين المجيء ؟ |
Belki de kahvaltı için buraya gelirsiniz ve beraber bakarız. | Open Subtitles | إذن ربما يجب أن تفعلي ذلك ثم تأتي هنا في الأبرشية للإفطار فلنقل بعد ساعة، فأعتقد يجب أن نلتقي |
Sadece kahvaltıda ve öğle yemeğinde açık olacağız. | Open Subtitles | الان نريد فقط ان نغتح المطعم للإفطار والغداء |
Sen bir akbabasın ve kahvaltıda ölü yiyorsun bunu hatırla. | Open Subtitles | أنت النسر . تأكل الموت للإفطار ، تذكر ذلك |
Fitch de kahvaltıda beni kek ya da larva kızartmasıyla beslerken çok hoş görünürdü. | Open Subtitles | من يبدو محبوباً جداً حينما يطعمنى المافنز يرقه مقلية أو أياً كان ما يمتلكه للإفطار |
Sonra siz kızlar bana ziyarete geleceksiniz ve pijama partisi yapacağız kahvaltıda ve akşam yemeğinde size krep yapacağım. | Open Subtitles | ثم يمكنكم يافتيات القدوم لزياتي والنوم عندي وسأطهو الكرب للإفطار والعشاء. |
Bir düşünelim. Kurabiyeleri izci kızlar sattığına göre sende izcilerin geleneksel pankek kahvaltısı için bilet satıyor olmalısın. Evet. | Open Subtitles | لو فتيات الكشافة يبيعون الكعك أنت تبيع تذاكر للإفطار السنوى أجل، إن بعت 100 تذكرة أخرى سأربح مسدس لعبة |
Ben markete kahvaltılık almaya gidiyorum. | Open Subtitles | سوف اذهب إلي البقاله لإحضار طعام للإفطار. |