Bu tür belleklere dinamik denir, çünkü tekrardan veri tutmak için periyodik yüklenme gerektirdiğinden kısa bir süre yüklü kalırlar. | TED | لهذا تسمى الذاكرة ديناميكية لأنها تعالج الشحنات لفترة قصيرة قبل أن تتتسرب. تتطلب اعادة شحن دوري للاحتفاظ بالبيانات. |
Ucuz mağazalara gidiyorum, ama o kıyafeti elimde tutmak için bir yol bulacağım. | Open Subtitles | انا كنت ذاهبه للمتجر و لكنى ساجد طريقه للاحتفاظ بهذا الفستان |
Eğer dansa gitmek istemiyorsan elbisenin kalması için hiçbir neden yok, değil mi? | Open Subtitles | إذا كنتِ لا تريدين أنْ تذهبي لحفلة الرقص، إذن ليس هناك سبب يدعوك للاحتفاظ بالفستان، أليس كذلك؟ |
Öyleyse korkarım bende kalması gerekecek. | Open Subtitles | حسنا ، اعتقد أنني مضطر للاحتفاظ به |
Girilmesi neredeyse imkânsız ancak bir şey saklamak için müthiş bir yer. | Open Subtitles | سيكون من المستحيل الدخول اليه ولكنه مكان رائع للاحتفاظ بالأشياء |
Ölümsüzlüğü bana ceza olarak verdiğini sanıyordum ama kendisine saklamak için beni kullanmış. | Open Subtitles | اعتقدت ان خلودي هي طريقة معاقبتها ليّ لكنها أستخدمتي للاحتفاظ به لنفسها |
Ölümsüzlükle beni cezalandırdığını sanmıştım ama ölümsüzlüğünü saklamam için kullanmış beni. | Open Subtitles | اعتقدت ان خلودي هي طريقة معاقبتها ليّ لكنها أستخدمتي للاحتفاظ به لنفسها |
Babana tutunmak için savaşıyorsun elinde kalan tek aileye. | Open Subtitles | أنتِ تقاتلين للاحتفاظ بأبيكِ الوحيد الباقي مِنْ عائلتك |
Dostum, bu boktan havuzu yılda bir kaç hafta açık tutmak için ofisini feda ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا اصدق انك استغنيت عن مكتبك للاحتفاظ بهدا المسبح القدر لبعض الاسابيع سنويا |
Sırf tacı elimde tutmak için sevmediğim biriyle evlenmeyeceğim. | Open Subtitles | لن أتزوّج أحداً لا أهواه فقط للاحتفاظ بتاجي |
Ağzını kapalı tutmak için. | Open Subtitles | بالنسبة إليكِ للاحتفاظ بهذا لنفسك |
Tehlikeli teknolojileri kontrol altında tutmak için mi? | Open Subtitles | للاحتفاظ بمحتويات التكنولوجيا الخطيرة؟ |
Üzgünüm, o zaman bende kalması gerekecek. | Open Subtitles | حسنا ، اعتقد أنني مضطر للاحتفاظ به |
Kardeşim ve ben bizde kalması için yalvardık. | Open Subtitles | أنا وشقيقي، رجوناها للاحتفاظ به. |
Arabanın birkaç gün daha burada kalması gerekecek. | Open Subtitles | سنضطر للاحتفاظ بالسيارة هنا لبضعة أيام |
- Evet, biliyorum. Ama her insanın sırlarını saklamak hakkıdır. | Open Subtitles | لكن الناس لديهم الحق للاحتفاظ بأسرارهم |
Bu elbiseyi bir kutuda saklamak için neler vermezdim. | Open Subtitles | سأفعل أي شيء للاحتفاظ به في صندوق، |
Eğer bu işteyseniz -- yani bir bakanlıktaki verilerin birazını biliyorsanız, çoğu kez bu insanların bu veriyi saklamak istediklerini görürsünüz. Hans buna veritabanı kucaklama diyor. | TED | في الحقيقة إذا كنت مسؤولاً -- لو وجدت بعض البيانات في إدارة حكومية، غالباً ما تجد أن هؤلاء الناس، يميلون بشدة للاحتفاظ بها -- هانس يسمي هذا السلوك حضن قاعدة البيانات. |
Hayır, bana bir sırrı saklamam için ödeme yapıyor. | Open Subtitles | لا,إنها تدفع لى للاحتفاظ بسر |
David'e tutunmak için o kadar çok çabalayıp durdum ki asla neden diye sormak aklıma gelmedi. | Open Subtitles | كنتُ أصارعُ جاهدةً للاحتفاظ بـ (ديفيد)، فلم أتوقّف لأسأل نفسي عن السبب. |