yayına bir hafta kala küreye girdim. | TED | دخلت الميدان قبل اسبوع من الموعد المقرر للبث |
Dur biraz.Oğlumun çok kısa bir ömrü kaldı tek istediği en sevdiği dizinin tekrar yayına sokulması. | Open Subtitles | انتظر لحظة. ابني لديه وقت قصير ليعيش. وكل مايريده هو عرضه المفضل للبث على التلفزيون كيف تقول لأ? |
yayına başlamadan önce sorunuz var mı? | Open Subtitles | هل لديك أي أسئلة قبل أن ننتقل للبث المباشر؟ |
Vesaire, vesaire, -- bu kadarı yayın için yeter mi? Tamam, pardon. | TED | وهلمّ جرًا، وهلمّ جرًا -- هل هذا كافٍ للبث المتزامن؟ حسنًا، آسف. |
Kablolu yayın üyeliği ya da kefalet bonosu reklamıydı, gerçekten hatırlamıyorum. | TED | كانت لإعلان تجاري للاشتراكات السلكية للبث التلفزيوني، أو لسندات الكفالة، في الحقيقة لا أتذكر. |
Tesla tarafından 1897'in Eylül ayında alınan bu patent, radyo için temel teknolojiyi teşkil etmektedir. | Open Subtitles | براءة الاختراع هذه شغلها تيسلا في سبتمبر عام 1897 وهي عن التكنولوجيا الاساسيه للبث |
Eddie büyük suç ortağının kimliğini podcast yayınıma saklıyor. | Open Subtitles | و(إيدي) يوفّر الكشف عن شخصية مساعدها للبث خاصتي. |
Programa, canlı yayına geri dönme hesapları yapıyordu. | Open Subtitles | و كانت خطتَه بأن يعود للبرنامج ليعود للبث. |
Çok güzel. Kanallar 9'da yayına hazır olsun. | Open Subtitles | جيد، لتكن شبكاتنا جاهزة للبث المباشر بالتاسعة |
Ve kanala da yayına çıkmak için uygun olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أتعلم, لقد أعلمت الشبكة أنك في حال ملائمة للبث. |
Kaptan,yayına hazırız sinyal çok uzağa gitmeyecek, yaklaşmamız gerekecek nekadar? | Open Subtitles | كابتن، نحن مستعدون للبث الإشارة لن تنتقل بعيداً علينا أن نقترب قليلاً |
Bay Griffin.Vakıfa başvurdunuz ve biz de sizin şu aptal... dizinizi yayına geri soktuk | Open Subtitles | مستر جريفن, المؤسسة تعاقدت حتى نهاية الصفقة... ...وارجعت عرض جمبلز للبث 242 00: 13: |
Her şeyi kilitle. Canlı yayına hazırlan. | Open Subtitles | هل أقفلت كل شيء إستعد للبث المباشر |
Kanalımı tekrar yayına sokmak zorundayız. | Open Subtitles | حسنا علينا استعادة محطتنا للبث المباشر |
Sanırım o bir kameranın parçası 21 No'lu yer sadece bir yayın yeri değil | Open Subtitles | أعتقد أنه جزء من آلة تصوير رقم 21 أليس فقط إستوديو للبث. |
O kamu hizmeti, yayın akışının, her akşam bir saatini gayri resmi yayıncılık için ayıracaktı veya ya da şimdi akşam haberleri olarak adlandırdığımız şey. | Open Subtitles | تلك الخدمة الاجتماعية ستكون عبارة عن تخصيص ساعة من البث كل مساء للبث الإعلامي الإخباري أو مانمسيه الآن أخبار المساء. |
Canlı yayın zamanı, New York'ta Carnegie Hall'dayız. | Open Subtitles | وقت الذهاب للبث المباشر من قاعة كارنيجي في نيويورك |
Mühendislerim hazır olmadıklarını söyleselerdi canlı yayın işini zorlamazdım. | Open Subtitles | لو اخبرني المهندسون انهم فقط غير جاهزون لم اكن ادفعهم للبث الحي |
St. Louis'deki bu radyo istasyonu, tıpkı faaliyete geçecek olan yerel istasyonlar gibi sizlere güncel bilgi ve haberleri sunmaya devam edecek. | Open Subtitles | هذه المدار الأذاعي من "سانت لويس" سيستمر لنقل اخر الأخبار و المعلومات. بجانب محطاتِكم المحلية حتى تعود للبث |
Buna ilâve olarak, pop müzik ve propagandadan başka bir yayın yapmayan Alman kontrolündeki radyo yayınlarının dinlenmemesi istendi. | Open Subtitles | فى ذات الوقت حثت المقاومة الناس على ألا ... يستمعوا للبث الأذاعى الألمانى المراقب الذى كانت تنهال منه أغانى البوب وبرامج الدعاية ... |
Belki de beyinlerimiz, bu radyo istasyonu gibidir evrene düşüncelerimizi gönderiyordur ama şimdiye kadar bir yerde birilerinin bizi dinlediğini farketmedik. | Open Subtitles | رُبما تكون أدمغتنا مثل برج للبث خاصة لكل واحد منا. تُرسل أفكارنا إلى هذا الكون.. ولكن إلى الأن نحن لم نكن ندرك أنه في مكان ما أحدهم يسْتمع إلينا! |
Eddie büyük suç ortağının kimliğini podcast yayınıma saklıyor. | Open Subtitles | و(إيدي) يوفّر الكشف عن شخصية مساعدها للبث خاصتي. |