Bu da Buckland'a gidip işleri halledip göle geri dönmem gerektiği anlamına geliyor. | Open Subtitles | مما يعني يجب أن أذهب إلى، باكلاند لأنهي العمل بسرعة، و أعود للبحيرة |
İzin ver düzgün biçimde atları arabaya koş ve mavi göle git. | Open Subtitles | بدلاً منه بأسرع مايمكنك سَرجي أحصنتك وقودي بعربتك للبحيرة الزرقاء |
Mektubunda sana uzak durmanı söylemiş, göle gelmeni değil. | Open Subtitles | في رسالتها، أخبرتكَ بأن تبتعد وألاّ تأتي للبحيرة |
Bu gece Gölün yanındaki parka gidip yiyişebiliriz. | Open Subtitles | ربما نذهب الليلة إلى الحديقة المجاورة للبحيرة ونتغازل. |
Güzel bir yer. göl çevresindeki en büyük ev. Şerif... | Open Subtitles | لقد اخترت أجمل بقعة وأكبر منزل مجاور للبحيرة |
Babamın bizi balık tutmaya götürdüğü göle git. | Open Subtitles | اذهبي للبحيرة التي اعتاد والدنا أخذنا إليها للصيد، أتذكرين؟ |
Gitme zamanı gelince ışıldayacaktır. Şimdi göle kaçtı. | Open Subtitles | حين حان وقت الذهاب باتت خجولة وذهب للبحيرة لتحضر المياه |
Sen diyorsun ki araçla göle gidelim, Nasıl korunabliriz? | Open Subtitles | كيف عرفت قلت أنك كنت تقودين السيارة للبحيرة كيف يمكن إذا كانت هي التي تقود؟ |
Sen özgür kalınca, göle gidip, eğlenceli kısmını tekrar yapalım. | Open Subtitles | عند إطلاق سراحك سنعود للبحيرة ونقوم بالجزء الممتع فقط |
evet, biliyorum. pek çok tekneci uzun haftasonu için göle gidiyor. | Open Subtitles | أعلم ,العديد من أصحاب الزوارق سيتوجهون للبحيرة في العطلة |
göle kadar benle yürüyemedin ve sonra bana deve içkisi içirtmedin. | Open Subtitles | لا يمكنكِ اصطحابي للبحيرة بدون السماح لي بالشرب. |
Onu evimizin arkasındaki göle götürdük. | Open Subtitles | لذا أخذته للبحيرة التي خلف منزلنا ثم قال لي : |
Evet, düzgün olmayan bir sigorta şirketim uğruma yakılan ateşim ve arabamı göle uçuran dostlarım var. Sorun yok. | Open Subtitles | أجل, فمن الحالات يشملها التأمين, الإشتعال و أصحابي الذين دحرجوها للبحيرة, فلا بد أن تكون الأمور على مايرام |
Herkes mayolarını giysin. 10 dakika içinde göle gidiyoruz. | Open Subtitles | هيا جميعاً أرتدوا ملابس السباحة فسنتوجه للبحيرة بعد 10 دقائق |
Burada cep telefonları çalışmıyor. Korkarım sadece göle bakmak zorundasınız. | Open Subtitles | لا توجد خدمة هاتفية هنا لهذا متأسف لكونكم فقط تنظرون للبحيرة |
Hannah, sakin ol. Hatırlarsan göle doğru gidiyoruz Orada ihtiyacımız olan tüm suyu alabiliriz. | Open Subtitles | أهدأي سوف نذهب للبحيرة لدينا كل الماء الذي نحتاجه |
Sen öyle san! Öyle bir değer ki. Gölün hademeliğini yapmaktan sıkıldım artık. | Open Subtitles | بلّ يستحقّ يا صاح، يستحقّ، أودّ أن أبرح عن العمل كبوّاب للبحيرة. |
Birisi onu öldürüp, bir arabanın bagajına koydu ve Gölün dibine itti. | Open Subtitles | شخصٌ ما قتلها، و ضعها بصندوقِ السيّارة، ودفعها للبحيرة. |
Güzel bir yere yapmışlar. göl kıyısındaki en büyük ev. | Open Subtitles | لقد اخترت أجمل بقعة وأكبر منزل مجاور للبحيرة |
"göl kenarındaki evin oluklarını temizleyin. | Open Subtitles | احرص على تنظيف الميزاب في البيت المجاور للبحيرة |
O Gölü araştırmamızın sebebi Skinner'ın eşinin Linden'ı orada görmesi. | Open Subtitles | السبب الوحيد لجرفنا للبحيرة هو لأن زوجة سكينر رأت ليندين هناك في الخارج |
nehre gidip ayakkabılarımı yıkadım. | Open Subtitles | للبحيرة لأغسل حذائي. |